Roller Coaster Tycoon Classic – Yıllara Yenilmeyen Bir Tycoon
Ben çocukken Tv’de sürekli Amerikan gençlik filmleri yayınlanırdı. İşte o filmlerin bazılarında, çocuklar özel günlerde içinde türlü türlü eğlencelerin olduğu Tema Parklara gitmeye hak kazanırlardı. Park derken bizimkiler gibi geneli mafya işletmesi olan, içinde birbirinin aynı, heyecansız balerin, dönme dolap ve çarpışan arabaların olduğu lunaparklardan çok farklıydı bu filmdekiler. Ekranın karşısında bile heyecandan nefesimi tutardım. Acayip manevralar yapan Roller Coasterlar, mideyi ağza getirdiği her halinden belli eğlence üniteleri, tema parkının hakkını veren tematik çevre düzenlemeleri ve ah o koskocaman dondurmalar…
İşte 90’ların sonunda, biz memlekette böyle eğlencelerden uzak evde Atari, bilgisayar, sokakta saklambaç oynarken, olmaz denen şey oldu ve Avrupa’nın en büyük kapalı eğlence parkı Tatilya Türkiye’de açıldı. Tatilya Ekspresi türünün en iyi örneğiydi. Belki dikey daireler çizmiyordu ama yatay sarmal manevralarıyla adrenaline doyuyorduk.
Daha sonra da, talih, kader, kısmet adına ne derseniz deyin bana hız treni açısından dünyanın en iyi parklarından biri olan Six Flags Magic Mountain’e gitme şansı verdi. Yani o karşısında hayal kurduğum filmler benim için gerçek oldu. Anlamışsınızdır ayrı bir yeri var kalbimde bu parkların.
Transport Tycoon gibi dönemin büyük işlerinden birine imza atmış olan Chris Sawyer’da benim gibi bu park işlerine gönül vermiş olacak ki bu konuyla ilgili yapılabilecek en kapsamlı oyunu, RollerCoaster Tycoon’u geliştirmiş. Döneminde epey sükse yapmış, yüz binlerce satmıştı. Ben de yıllar sonra artık yaş da kemale erince koltuktan devam edebiliyorum tema parkı sevgime.
2000’lerin Efsanesi RCT Şimdi Mobilde
Yazıya başlamadan sosyal medyada bakınırken çok yerde, yeniden çıksa da oynasak isteğine rastladım. Evet arkadaşlar gün sizin gününüz, RCT Classic sizler, bizler için orijinal haliyle üstelik çok sayıda haritası ve eğlence ünitesiyle mobil versiyon olarak marketlerde! Atari’yi tebrik edeceğim, kaş yapayım derken göz çıkarmamış, oyunu orijinal formuna sadık kalarak mobil platformlara taşımışlar.
Günümüz tycoon tipi oyunlarının ücretsiz indir, inşa etmek için şu kadar saat bekle, beklemeye dayanamıyorsan iki kristalle çöz bu işi, kristalin kalmadıysa at kardeşine bi 50’lik çözelim durumları yüzünden iştahla oynayacak oyun kalmadı gibi. Atari bizim gibi eski toprakları düşünmüş ki bu nimeti tekrar sahaya sokmuş.
Hafızaları tazelemek için RCT’yi bir hatırlatayım, hiç karşılaşmamış olan varsa da tanıştırayım. Oyunda en ince ayrıntısına kadar bir tema parkı tasarlıyorsunuz. En ince ayrıntısına kadar dememin sebebi gerçekten ayrıntıların hakkını vermelisiniz çünkü parkınıza gelen müşteriler bu ayrıntılara takılıp sizi vezir de edebiliyorlar rezil de. Onlarca farklı senaryo oynayabildiğiniz oyunda, park alanını tematik süslerle, farklı zevklere hitap edecek kimi eğlenceli kimi adrenalin dolu ünitelerle, müşterilerin ihtiyaçlarını giderebilecekleri yeme içme, hediyelik eşya mağazalarıyla doldurup, daha sonra da parkı yönetmeye başlıyorsunuz.
Tabi yönetme kısmı o kadar da basit değil, her tycoon oyununda olduğu gibi, en önemli kısım gelir gider hesabı yapmak. Ben parklarımda genelde girişi ücretsiz yapıp, ünitelerden para basmayı tercih ediyorum ama oyun bazı senaryolarda sizi girişi ücretli yapıp, parayı giriş ücretinden kazanmaya yönlendiriyor. Park içi alışverişler mi? Bodrum’daki lahmacun ayran fiyatlarını yakalayamasak da bakkalları mumla aratacak fiyat politikamız her daim geçerli olacaktır. Peki genel olarak eğlence sektörünün patronu olmaya oynadığınız bu oyunda nasıl aşamalar sizi bekliyor.
Düzenlemenin Dayanılmaz Hafifliği
Parka yapabileceğimiz ünitelere gelmeden, ayrıntı manyağı birisi olarak oyunda en keyif aldığım kısımdan çevre düzenlemesi ve peyzajdan biraz bahsetmek istiyorum. Üniteler size para kazandıran ana unsur olsa da aslında müşterileri mutlu edecek şey çevre düzenlemesi. Oyunun kaderini belirleyen çok önemli adımlar atabilirsiniz tam bu noktada. Her şeyden önce parkımızda çok sayıda müşteri olmasını isteyeceğimiz için ana arterleri ve yemek alanlarını olabildiğince geniş tutmak gerekiyor. Memnuniyeti artırmak için parkın farklı bölümlerinde farklı tematik düzenlemeler yapmak, aralara ziyaretçilerin o kadar adrenalinden sonra gezip rahatlayacağı minik göletler, parklar serpiştirmek hep artı puan kazandırıyor.
Personellerin Senin Her Şeyin
Peyzaja o kadar önem verdikten sonra bir de o ince ince uğraşarak kurduğunuz çevrenin temizliği güvenliği var değil mi? Parkın her bir metre karesi, görev yerleri belli temizlikçiler tarafından düzenli olarak denetlenmeli, çünkü midesi bulanan ziyaretçiler boş gördükleri yerlere kusmaktan asla çekinmiyorlar. Personel bi yana yemek sattığınız bir parkta çöp tenekesi koymamak, yorulan ziyaretçiler için bank koymamak da zalimlik olur değil mi sevgili okurlarım.
Temizlik kadar önemli bir diğer konu kesinlikle güvenlik. Parkta vandallık olmaması için güvenlik görevlilerini de unutmamanız gerekiyor. Asayişi sağladığınızda park ziyaretçilerinin tatlı gülüş sesleri arasında tıkır tıkır para basmaya devam edebilirsiniz. Tek çığlık trenlerden gelen adrenalin çığlığı olsun isteriz değil mi?
Parktaki ünitelerin her birini mekanik birer canavar olarak düşünebilirsiniz. Para çarkının dönmesi için, bu canavarların da dur durak bilmeden çalışması gerekiyor. Bakım ekiplerince periyodik olarak bakımlarının yapılması bu yüzden çok önemli. Periyodik bakımları yapılmadığında trenler en ters yerde arıza yapıp, teknik ekip gelinceye kadar içindeki ziyaretçilere ecel terleri döktürebiliyor.
En son personel de eğlencenin olmazsa olmazı animatörler. Parklar genelde kalabalık, ünite sıraları da olduğunca kalabalık oluyor. Ziyaretçilerimizin parkı gezerken de sıra beklerken de sıkılmaması için türlü kostümler giymiş animatörlerce de eğlendirilmesi gerekiyor.
E Park Dedik Daha Bi Tren Anlatamadık
Parkın en önemli öğesi trenler evet ama kusursuz bir park için eğlence ünitelerine gelmeden hakkında düşünülmesi gereken çok şey var anlayacağınız gibi. Ünitelerle ilgili kritik bilgileri paylaşmadan önce önemli bir ayrıntıyı daha anlatmak gerekiyor. Ziyaretçilerin her biri farklı eğlence zevklerine sahip, kimi adrenalin dozu yüksek bir şeyler ararken, kiminin gözünü atlı karınca bile doyurabiliyor. Ama hepsinin ortak bir noktası var o da: karınları acıkıyor! İşte bu yüzden çok iyi planlanması gereken şeylerden biri de parkınıza inşa edeceğiniz yan hizmet binaları. Peki ne onlar?
Mükemmel ziyaretçiler beklememelisiniz. Parkınız, genellikle yön duygusu gelişmemiş kişilerle dolacak. Onlar için fazla karışık olan parkınızı rahatça gezebilmeleri için harita satacağınız kioskları stratejik yerlere koymayı unutmayın. Yoksa ziyaretçiler kaybolup sizi şikâyet bombardımanına tutuyorlar.
Oyunda şemsiye gibi küçümseyebileceğiniz şeyler süper bir gelir kapısına dönüşebiliyor. Açık havada gezerken hele ki eğlenmeye gelmişken kimse ıslanmak istemez değil mi? Yağmur çiselemeye başladığı anda bir anda ortaya çıkan şemsiye satıcıları gibi beş liralık şemsiyeleri on beşe satmakta beis görmeyin.
Ayrıca yeme içme stantları, ihtiyacı gelenin hacetini gidereceği tuvaletler, parası bitenlerin ceplerini dolduracakları atmler, midesi ağzında gezenlerin kendine geleceği ilk yardım odaları, para basmak için de kullanabileceğiniz balon stantlar, hediyelik eşya, ıvır zıvır stantları da hem cebimiz için hem de müşteri memnuniyeti için epey önemliler.
Hazırsak Uçuyoruz O Zaman
Parkın bu bütün altyapısını ince ince inşa etmemizin asıl sebebi tabii ki parkı gençlerin hayallerini süsleyen bir yer haline getirecek asıl üniteleri güzelce dizmek için. Biraz önce de değindiğim gibi her bir müşterinin farklı zevkleri var dolayısıyla inşa edeceğimiz üniteler de beş ana başlığa bölünmüş durumda.
İlk başlık daha çok fonksiyonel. Ziyaretçilerin parkta kaybolmalarını engellemek ve geniş alanları kolayca kat etmelerini sağlamak amacıyla inşa edeceğimiz, ulaşım üniteleri. Genellikle birer tren olan bu üniteler eğlenceden çok gezip görmek için inşa ediliyor. Yeterince büyük ya da karmaşık bir parkınız yoksa bu trenleri hiç yapmayabilirsiniz.
İkinci başlık ise hafif şeyler arayan, ihtiyar takımı ya da bebelere eğlence vadeden üniteler. Bizim lunaparklarda da sıkça gördüğümüz dönme dolap, korku tüneli, çarpışan arabalar gibi klasik türde olanlar. Bunların birçoğu hazır üniteler olduğu için inşa ederken yapısına dokunamıyoruz. Dengeli bir eğlence için bu üniteleri kurmak gerek mutlaka, iyi talep görenlerinden de güzel paralar kazanılabiliyor. Paranın dışında prestij de sağlıyor. Labirent inşa etmesi en eğlenceli ünitelerden.
Ve işte üçüncü başlık da oyunu oyun yapan hız trenleri! Hız treni deyip geçmemek lazım, biz memlekette buna hasret yaşasak da inşa edilecek onlarca türü varmış meğer. Her bir tren türünün hazır bir seti var ama işin en güzel kısmı, parkınıza özel bir tren tasarlamakta.
Oyun bu noktada gerçekten gayet iyi fizik kuralları işleten, aşırı ayrıntılı bir mekaniğine sahip. Treni istediğiniz gibi inşa edebilirsiniz, ama treninizin hızı, yolcusuna etki edecek g (yerçekimi ivmesi) kuvveti iyi hesaplanmalı. Çünkü inşa edeceğiniz ünitelerin üç parametresi de kritik eşiği aşarsa ziyaretçilerin ilgisi anında kaçıyor. Eğlence derecesi, mide bulandırıcılığı ve şiddet derecesi iyi ayarlanmalı yoksa üniteniz nanay olur ona göre.
İnşa edeceğiniz trene göre ekleyebileceğiz süper eğlenceli ayrıntılar da var. Uzun tırmanışların ardından dik inişler, dikey dairesel dönüşler, yatay sarmallarla rüyalarınızdaki treni yapabilir, sonra da çığlık çığlığa eğlenen ziyaretçilerin seslerini keyifle dinleyebilirsiniz.
Ziyaretçilerinizi hız trenleri kadar heyecanlandıran bir başka grup da heyecan üniteleri. Mideleri ağızlara getiren gondollar, kamikazeler sevenleri için tadı damakta kalan lezzetler. Bu grup üniteler de para basmak için birebir.
Son grup ise göletleri ördeklere bırakmak istemeyenler için, su üniteleri. Kano, deniz bisikleti kiralama üniteleri, su kayağı gibi eğlence dozu yüksek eğlenceler de bu grubun içerisindeler.
Sadist Notlar
Tüm üniteleri anlattıktan sonra yılların vazgeçilmez sadistliklerinden de bahsetmeden geçemeyeceğim. Oyunda tatlı tatlı para kazanabilirsiniz tabii ama senaryoyu birdenbire bir korku filmine çevirmek de elinizde.
Trenleri içindeki yolcularla ölüme yollamak çok klişe belki ama daha zekice planlarla sadistlik dozunu artırabilirsiniz. Mesela aşırı karışık yapacağınız labirentler iq’su düşük olan ziyaretçiler için korku tüneline dönüşebilir. Çöl iklimli haritalarda dondurma, tatlı satıp su vermemek, ziyaretçileri tıka basa doyurup tuvalet inşa etmemek, hiç mutlu olmayan ziyaretçileri kulağından tutup su birikintilerine bırakmak… İşte bütün bunlar Chris abimizin bize emanet bıraktığı sadist eğlence unsurlarından birkaçı.
Sırf neşeli kalabalıkların sesini ya da çığlıklarını dinlemek, elden kaçan balonları patlatmak için bile oynanır. Onlarca ayrı senaryosunun olması da ağız sulandıran bir meydan okuma sunuyor insana.
Hepimizin çocukluğuna armağan olsun o zaman efendim.
İyi eğlenceler, hem size hem müşterilerinize.