30 Gün Gece – Bitmeyen Gece ve Vampirler

30 Gün Gece ile favorilerim arasında olan Josh Hartnett’in başrolünü oynadığı aynı isimli filmle tanışmıştım. Açıkçası filmi de pek bir beğenmiştim, çizgi romanı daha yeni elime geçti ve çizgi roman piyasaya çıkalı epey süre olmasına rağmen tanıtmak ancak nasip oldu.

Çizgi romanları ilk elime aldığımda genelde sayfaları şöyle bir kontrol eder, çizimlere, balonlara üstünkörü göz atarım. Orijinali 2002 yılında yayınlanmış olan 30 Gün Gece’ye bakarken “Hiç yabancı gelmiyor” dedim. Neden sonra bir kaç gün dinlendirip okumaya başlarken bir de ne göreyim? Çok sevdiğim ve bir dönem çevirisini yaptığım Singularity 7’yi yazan ve (tabi ki) çizen Ben Templesmith’e ait.

30-gun-gece-1

Templesmith’in enteresan bir tarzı var ve gerilim / korku türüne oldukça yatkın. Alex Ross ile birlikte, çizgi roman sektöründe çok tepeye koyduğum adamların başında geliyor. Hani diyebilirim ki diyalog olmasa, Templesmith kafasına göre bir çeşit korku bilimkurgu çizse yine alır keyifle izlerim.

Bu yüzden filmini de beğendiğim 30 Gün Gece, içinde Templesmith olduğunu öğrenince gözümde iyice yükseldi. Paneller kendi başına birer hikaye anlatıyorlar, daha ilk sayfadan sizi Alaska’nın o soğuk, karanlık ve kaderine terk edilmiş atmosferinin içine çekiyor.

30-gun-gece-2

Bilmeyenler için hikayeyi özetlemek gerekirse (SPOILER):

Vampirler güneş ışığından hoşlanmazlar. Ancak Dünya’da, Güneş’in günlerce hiç batmadığı ya da doğmadığı yerler var. Böyle yerlerin bazıları 30 gün boyunca gece karanlığında kalabilir. Hele ki bu yer, zorlu kış şartları nedeniyle ulaşım elverişsiz hale gelen ve iletişimi de kolaylıkla kesilebilen bir yerdeyse vampirler için karşı konulamaz bir yemek sofrası haline dönüşebilir. 30 Gün Gece, sevimli Güneş’imizin koruması olmadan vampirlerle başbaşa kalan yalnız bşr kasabayı konu alıyor.

Tabi önce filmi izlemiş olduğum için çizgi roman tek bir konuda beni hayal kırıklığına uğrattı. 113 dakikalık filminde, olayların epey detayına girilmişken 60 sayfa civarı olan çizgi roman sanki biraz “çabuk” bitmiş gibi geldi.

30-gun-gece-3

Yine de arka kapakta JBC yayıncılığın, serinin diğer ciltleri olan “Karanlık Günler”, “Barrow’a Dönüş”, “Kanemici Hikayeleri” ve “Üç Hikaye”yi de çevireceğini görmek ilaç gibi geldi. Gerçi bu cilt 2008’de yayınlanmış. Yani diğerleri pek çıkacak gibi durmuyor. Zira 30 Gün Gece, atmosferi hızlıca veriyor (çizimler sağolsun), üzerine bir anda tempoyu yükseltiyor ve tam detaylandırmadan bitiyor. Tabi IDW’nin mini serilerinin çoğu böyle, hep çok değişik fikirlere açıklar ve anlatacak hikayesi olan kişilerin hikayelerini anlatıyorlar. Marvel ve DC gibi bir hikayeyi eğip büküp 500 sayıya uzatmıyorlar.

Bununla birlikte, çizgi romanı okuduktan sonra film de göz atmanızı  tavsiye ederim. Aradaki boşlukları güzel bir şekilde dolduracaktır. Devam kitaplarının en kısa sürede çıkması dileğiyle…

Yorumlar