Çizgi Roman Kahramanları’nın Gözden Kaçan Özellikleri 2

Batman v Superman’den sonra vaziyet gösterdi ki, uzun soluklu çizgi romanları okumamış olanlar çizgi roman kahramanları’nı oldukça eksik tanıyorlar. Zira ellerindeki referans genelde filmler ve kulaktan dolma bilgilerden ibaret oluyor.

Açıkçası bu eleştirilecek bir durum değil. Çizgi roman oldukça spesifik bir hobi ve herkesin ilgisini çekmemesi anlaşılır bir durum. Ayrıca çizgi roman kahramanları da artık sadece çizgi romana ait bir unsur olmayıp, 2010’lu yılların en önemli sinema malzemesi haline geldiler. Çizgi roman severlerin karakterleri çok fazla sahiplenip, filmler dışında okumamış olanlara da nefret duymasına pek gerek olduğunu düşünmüyorum.

Bununla birlikte, kahramanların değerlendirilirken sıklıkla bazı hatalar yapıldığını fark ettik. Belki buradaki görece kısa yazıyı okuyup, bazı şeyleri daha iyi öğrenen, bu hobiye yeni giren ya da girmeyi planlayan okuyucular için başlangıç rehberi görevi teşkil edebilir. Yazının önceki bölümünde değindiğimiz konuya, ikinci kısımda başka karakterler ile devam ediyoruz. Daha önceki yazıyı okumadıysanız önce onu okumanızı tavsiye ederiz:

Çizgi Roman Kahramanları – Gözden Kaçan Özellikleri

Cyclops

Oldukça büyük bir kitlede, Cyclops’a karşı ön yargı olduğunu gözlemlemek mümkün. Superman örneğinde de görüldüğü üzere, bizde efendi adam olarak geçen, Amerikalıların ise “boy scout” (izci çocuk) dedikleri tiplemenin itici geldiği çok fazla okuyucu var. Tabi ki bu anlaşılabilir bir durum, insanların topluma ve statükoya baş kaldıramadığı düzenlerde bu tür kuralcı karakterlerden çok, okuyucuların kendi zıtlıklarını aradıkları, tabiri caizse “olmak istedikleri” yani Wolverine ve benzeri karakterlere yönelmeleri normaldir.

Cyclops, yani Scott Summers ise boy scout teriminin çok iyi bir örneğidir, öyle ki ismi bile bu terim ile benzerdir (Scott/scout) Profesör Xavier’in favori öğrencisi, yaşından büyük davranmak zorunda kalan çocuk, evlenilecek adam, sıklıkla rahatsızlık derecesinde kuralcı. Cyclops bakış açısına göre bunlardan biri ya da birden çoğu olabilir. Ancak unutulan bir kaç konu var ki bunlardan birincisi Cyclops’un “ilk X-adam” olmasıdır. Profesör Xavier’ın grubu kurarken bulduğu ilk çocuk Cyclops’tur, grubun ilk saha içi lideridir. Zira Profesör aksiyonlu ortamlarda yoktur ve saha içi liderlik istikrarlı olarak Cyclops’ta kalmıştır.

Çizgi Roman Kahramanları

En önemli 3 diğer mutant lider Cyclops’un arkasında… Curse of the Mutants #1 (2010)

Karakterin esas gözden kaçan özelliği ise özellikle son yıllarda iyice ön plana çıkan liderliğidir. Cyclops’un liderlik özelliği her zaman bilinse de taktisyen olarak sıklıkla Captain America’nın hemen arkasından geldiğini (ki çoğunlukla geçebilir de) pek az kişi bilir. Saha dışı liderlik olarak da yakın dönemde, mutantların tarihinde bir ilk olarak “tüm mutantları” tek çatı altında toplamış olduğu gerçeğini atlamamak gerekir. Tarih kitaplarında ilk mutant olarak geçen, işin doğrusu popüler kültürün ilk mutantı olan Namor (Sub-mariner) ve Magneto dahil, o dönemde yaşayan tüm mutantların lideri olmuştur.

Tüm mutantların liderliği rolüne daha önceleri Magneto, Profesör X ve Apocalypse gibi karakterlerin soyunduğu ve hiç birinin bunu başaramadığını düşünürseniz, Cyclops’un liderlik konusunda ne kadar üst seviye olduğunu anlarsınız. Özellikle çok farklı güçlere sahip onlarca mutantı, bir orkestra şefi gibi müthiş bir titizlikle, doğru operasyonlara gönderdiğini izlemek oldukça keyiflidir.

Joker

Joker deli, psikopat, suçlu, bilinmez, kaotik, suçlu, dahi… Joker için çok fazla sıfat kullanılır, bakış açısına göre büyük kısmı ya da hepsi haklı da olabilir. Zira kaotik karakterlerin doğası neticesinde, sıklıkla birden fazla şeye dönüşebilir. Tüm bunlar doğru olmakla birlikte, esasında bir kaç yerde referans verilen ve hatırlanması gereken bir konu vardır ki bu da Joker’in yaralı olduğu gerçeğidir.

Bunu söylerken 2008 yağımı The Dark Knight filmindeki ünlü ağız yaralarından bahsetmiyorum. Joker bir şekilde “yaralı” bir insandır. Ünlü çizgi roman Killing Joke‘da, Batman’e şunu söyler:

“Senin de kötü bir günün oldu değil mi? Kötü bir gün geçirdin ve her şey değişti. Aksi halde neden uçan bir fare gibi giyinip gezesin ki?”

Joker de ağlar…

Tek referans bu olmamakla birlikte, Joker’in de başına bir işler geldiği kesindir. Karakterin arka planı bazen başarısız bir komedyen, bazen bir mafya elemanı ya da bambaşka bir kişi olarak anlatılır. Kendi anıları da muğlak olduğu için hangisinin doğru olduğu bilinmez. Fakat hayatta bir şekilde yara almış biri olduğu, bir şeyler feci halde yanlış gittikten sonra delirdiği su götürmezdir. Hani mahallemizde bir köşede içip sokaklarda sızan “önceden doktormuş ama ailesini kaybedince sokaklara düşmüş” denen o orta yaşlı adam ya da saçlarında çalılar, peşinde tüm sokak kedileri ile gezen “bir zamanlar semtin en güzel kızıydı, nişanlısı aldatıp terk edince böyle oldu” denilen o yaşlı kadın gibidir.

Bir çeşit trajediden sağ çıkamamıştır, bu anlamda bakılırsa esasında kurbandır. Keskin ve akıl almaz zekası nedeni ile şu anda olduğu yöne sapmıştır.

Bu yazı, "Çizgi Roman Kahramanlarının Gözden Kaçan Özellikleri" adlı yazı dizimizin bir parçasıdır.

Yorumlar