Tanrının Aylak Olanı da Hiç Çekilmiyor: Noragami

Şöyle oturup manga okuyayım demeyeli bayağı bir zaman oldu. Sektöre uzak kalmanın yanı sıra bir dünya başka şey giradi araya. Ama tabi bir soluklanıp ne var ne yok diye bakmayı da ihmal etmedim. O esnada özellikle animesi ile bayağı bir sevilen Noragami dikkatimi çekti.

Türkçe baskısını Gerekli Şeyler’den okuduğumuz serinin mangakası olarak Adachitoka takma ismi ile bildiğimiz bir yazar-çizer ortaklığı ile karşılaşıyoruz. Aralık 2010 yılında başladıkları shonen-komedi türündeki serileri hala devam ediyor. Birçok yapımda olduğu gibi bu seriyede asıl şöhretini kesinlikle 2014 yılında gösterime başlayan anime serisi kazandırdı. Ülkemizdeki takipçilerinin çoğunluğununda bu şekilde haberdar olduğu aşikar. Info kısmını burada bırakıp hikayeye geçiyorum.

Tanrı Olsan da Yerini Bileceksin

Japonya dendiği zaman akla gelebilecek şeylerden bir tanesi de çok tanrılı inanç sistemleri olacaktır. Şintoizm adlı bu inanıştaki tanrıların sayısı binlerle ifade ediliyor. Hikayemizin ana karakteri de onlardan biri. Servis tanrısı Yato. Ünvan olarak ne lan bu dediğim bu kişilik insanların ufak tefek dertlerine derman olmaya çalışan cinsten bir varlık. Bu arada yalnızca başı dertte olanların ona ulaşabilmesi güzel bir detay. Her daim üzerindeki pijamaları ile çok da tanrısal görünmeyen Yato’nun serideki ilk müşterisi Mutsumi olarak tanıdığımız bir ortaokul öğrencisi. Sınıf arkadaşlarının bitmeyen zorbalıkları onu hayatından bezdirecek noktaya gelir. Yato’ya ulaşması da ağlayarak sınıfı terk etmesi neticesinde vuku buluyor. Sonrasında ise olaylar gelişir. Tabi ki Japonların sevdiği usulde sıradışı ve bol yaratıklı  olarak. Zira insanların içlerindeki kötü duygular yok edilmezse ciddi tehlikelere sebep olabiliyor.

Beş Yen karşılığında tüm dilekleri yerine getirmek için işbaşında olan bir tanrı. Bu paraya neden ihtiyacı var derseniz hiyerarşik düzende daha üst seviyede olan meslektaşları gibi bir tapınağa sahip olmak için. Bu hiç de kolay olmayan bir süreç. Ayrıca tanrı da olsanız ayakaşi adındaki kötü ruhlarla savaşabilmek için bir silaha ihtiyaç duyarsınız. Adamımızın daha ilk bölümün sonunda silahsız kaldığını düşünürsek başı bir hayli beleda demektir. Bu da yetmezmiş gibi Hiyori adındaki bir kızı istemeden de olsa “peşinden sürükler”. İkilinin başına gelenler iyi ki normal insanların gözlerinden uzak…

Yato’nun başına gelenler bir tanrıya yakışır şeyler değil ama gel gör ki geçim derdi.

Tanrıcılık

Okuduğum mangalar arasında bir tanrıyı bu kadar perişan eden başka bir seri olmamıştı. Tanrı denince gücünden, kuvvetinden sual olunmaz varlıklar aklımıza gelirdi. Ya da Griffith gibi o mertebeye ulaşmış olan karizmatik insanoğulları. Yato tüm bunların dışında resmedilmiş. Para karşılığı insanlara yardım eden, geceleri başka tapınakların bahçelerinde uyuyan bayağı sokak serserisi profiline sahip. Tabi daha komedi soslu olanından. Sosyolojik olarak ya da teolojik olarak okumaya değer olduğunu düşünüyorum. Alt metinde “insanlar olmadan tanrı olmanın ne anlamı var ki” fikri görülebiliyor. Tanrı kültünün yaşam kaynağı insanların ta kendisidir ve Yato’da bunun peşine düşmüş durumda.

Bir tanrı tapılmak için var edilir. Evet, tanrılar insanlar tarafından yaratılır ve yaşatılır. Noragami bunun bir nevi çizgi roman üzerinden anlatımı. Asıl amacı okuyup eğlenceli vakit geçirmek olan bir yapım evet ancak söz konusu duruma dikkat edilerek okunduğu zaman farklı bir keyif verecektir diye düşünüyorum.

Tabi bu saydıklarıma herkesin kafa yoracağını düşünmüyorum. Özellikle okur kitlesi olan genç arkadaşların aradıkları şeyin eğlenmek, iyi zaman geçirmek olduğu düşünülürse. Manga bu manada benim iletişim kurmakta pek başarılı olamadığım bir yapım oldu. Bu serinin hedef kitlesinin yaşında olduğum dönem tükettiğim sonu gelmeyecek gibi duran shounen seriler sağolsun. One Piece içindeki absürt sahneleri ya da Trigun’ın ana karakterinin başına gelenler aklıma geliyor. Hala gülüyorum mesela. Bunu kötü anlamda söylemiyorum. Sadece okurken vaat ediyor göründüğü eğlence kısmı bana ulaşamadı.

Teknik Önemli

Karakterler hakkında yapacağım öyle uzun bir yorum yok. Daha yeni yayınlanmaya başlamasının bunda payı yüksek. Ama Yato mesela fena tasarlanmamış. Dış görünüş, kişilik vs hakikaten vasıfsız bir kişi olarak kurgulanmış. Üzerine tanrı sosu serpilmiş o kadar. Onun dışında seriye daha yeni başladığım için diğer karakterler ile kendimi özdeşleştiremedim. Atıyorum Hellsing serisindeki Alexander Anderson gibi aklımda yer edecek bir karakter göremedim. Sanırım yukarıda bahsettiğim ulaşamama kısmından kaynaklanıyor.

İşin teknik kısmına gelecek olursak Adachitoka ikilisinin ortaya çıkardıkları işin bu kısmı tatmin edici olmuş. Çizgilerdeki soft görüntü, ayrıntılara boğulmamış kareler rahatça okumamı sağladı. Yalnızca bazı sayfalarda çok fazla kare olduğu dikkatimi çekti. Ebat olarak bildiğimiz çizgi roman boyutundan küçük olup sayfa fazla kez bölündüğü zaman okumayı zorlaştırıyor. Çizgilerdeki başarının düzenleme kısmında da olmasını beklerdim. Yine de ikilinin kişisel başarısına söyleyecek olumsuz bir sözüm yok.

Sıradışı konusu ile klasik shounenlere alternatif bir yapım Noragami. Özellikle “düşmüş tanrı” konsepti ile ilgi çekici olan yapım Gerekli Şeyler etiketi şimdilik dört cilt halinde raftaki yerini aldı. Manga okumak için farklı tatlar arayanlara tavsiye edebileceğim bir eser. Okuyup sevenler animesine kesin göz atsın. Asıl eğlence orada dönüyor anladığım kadarıyla.

Bu yazı, "Gerekli Şeyler Manga Koleksiyonu" adlı yazı dizimizin bir parçasıdır.

Yorumlar