13. Cuma Neden Uğursuzdur?
Devir Biter, Kültür Kalır
Ancak, Tapınak Şövalyeleri’nin gerek Avrupa, gerek Orta Doğu’da inşa ettikleri yüzlerce cemiyet binasını unutmayın. Bu binalar erken Avrupa tarihinde günlük hayatın bir parçası olmuşlar ve kendi kültürlerini yaratmışlardı. Tarikat, 12. yüzyılın ortalarından itibaren iyice şirketleşmeye başladı; tabii askeri bazı hareketler de oluyordu, ama bunlar Kutsal Şehir’in korunmasından, filanca bağı tutan eşkıyaların temizlenmesine düşmüştü artık. Banka faaliyetleri ise artarak sürüyordu.
1305’te Papa 5. Clement, en büyük iki askeri Hristiyan tarikatının liderini Fransa’daki Avignon şehrine çağırdı; bu tarikatlardan biri Tapınak Şövalyeleri, diğeri ise herhalde en çok sürtüşme yaşadıkları Hospitaller Şövalyeleri’ydi. Bunları en büyük dini şirket tarafından barıştırılmaya çalışılan rakip holdingler gibi düşünebilirsiniz. O dönemde, tarikatın Büyük Üstad’ı (Grand Master) Jacques de Molay‘dı. Hospitaller Şövalyeleri’nin lideri Fulk de Villaret, her nedense bu görüşmelere bir kaç ay “geç kaldı”. Molay, Hospitaller’le birleşmeye yanaşmayınca, Papa 5. Clement kurnaz bir şekilde, Büyük Üstad’ın önüne eski tarikat üyeleriyle ilgili yolsuzluk davalarını getirdi ve bu konuda hakemlik etmesi için Fransa Kralı 4. Philip’e yazdı. 4. Philip, o sırada İngilizlerle savaşıyordu ve Tapınak Şövalyeleri’nden yüklü bir miktarda borç almıştı, pek tabii ki borcunu ödemek istemiyordu. Büyük ihtimalle Papa ile önceden anlaşmışlardı. Ancak Papa’nın o sırada Tapınak Şövalyeleri’nin dağıtmak gibi bir maksadı olduğunu sanmıyorum, en fazla diğer tarikatla birleşmesi için gözdağı vermek istemiş olabilir.
Ancak aynısı kesinlikle 4. Philip için geçerli değildi. 13 Ekim 1307 Cuma gününün şafağında, Kral Philip bütün Tapınak Şövalyeleri’nin tutuklanmasını emretti. Tutuklama emrinde “Tanrı memnun değil. Din düşmanları aramızda,” yazıyordu. Tarikatın bir zamanlar saygın olan üyeleri, putlara tapmak, haça tükürmek, İsa’yı inkâr etmek, erkekler arasında dudaktan öpüşmek, homoseksüellik (bir ata binmiş iki şövalyeyi gördüğünüzde onu düşündünüz hepiniz değil mi, alt kültürü tanıyorum), işte yakmak istedikleri biri olduğunda paket halinde gelen suçlamalarla itham edildi ve hepsi gördükleri yoğun işkenceden sonra suçlarını “itiraf edip” asıldılar. Bunların arasında Molay da vardı. Ancak daha sonra, “işkence altında” olduğunu söyleyerek itirafını geri aldı. Ancak Paris’teki halk, çoktan“Amanın! Tarikat şövalyeleri ne ahlaksızmış! Artık kime güveneceğiz?” havasına girmişti ve 4. Philip talepleriyle Papa Clement’in üzerine gittiğinde, Papa daha fazla karşı koyamayarak Tapınak Şövalyeleri’ni dağıtmayı kabul etti. 23 Kasım 1307’de, tüm Avrupa ülkelerinde tarikat üyelerinin yakalanıp mal varlıklarına el konulması emrini verdi. Bütün mallar da Hospitaller Şövalyeleri’ne bağışlandı. Nasıl buram buram üçlü entrika koktu burası, değil mi? Tapınak Şövalyeleri tarikatça aforoz edildi ve tüm üyeleri, gerek idamla, gerek yakılarak öldürüldü.
Jacques de Molay ile tarikatın ileri gelenlerinden Geoffroi de Charney , 18 Mart 1314’te Notre Dame’da dua ettikten sonra kazığa bağlanarak yakıldılar. Molay, Notre Dame’ı görebilecek şekilde bağlanmak istedi ve iki adam da sonuna kadar masum olduklarını savundular. Rivayete göre, Molay’ın son sözleri şunlardı; “Tanrı kimin masum, kimin suçlu olduğunu biliyor. Bizim ölümümüze sebep olanlar, felaketten kurtulamayacaklar!” Eh, bu sözler gerçekten söylendi mi bilmiyorum, ama Papa 5. Clement bundan bir ay sonra öldü. Kral 4. Philip ise, aynı yılın sonunda, avlanırken uğradığı bir kazada hayatını kaybetti.
Bir zamanlar Kutsal Tepe’ye hakim olmuş güçlü bir tarikatın böyle güm diye düşmesi, halk arasında sonsuz söylentiye neden oldu. 13. Cuma korkusunun bu şekilde yayıldığına dair iddialar vardır. Avrupa’daki Hristiyanlar, uzun bir süre bu olayın travmasından kurtulamamıştır. Öyle ya, saygın bildiğiniz adamları canları isteyince topluca idama götürecek kadar güç sahibi olan krallar, kim bilir size neler yaparlar? 13. Cuma pek çok dine ve söylenceye bağlanmıştır, ama burada asıl önemli olan şey, insan ırkı olarak korku kaynaklarımızı kendi kendimize yarattığımızdır.
13. Cuma biz Türklere pek bir şey ifade etmeyebilir, zira bizim uğursuz bellediğimiz gün daha çok Salı’dır, “Salı sallanır,” derler ve bu da Bizanslılardan kalma bir inanıştır. Yine bir rivayete göre, İstanbul Salı günü fethedilmiştir mesela. Ancak yurt dışında bu iş ciddi; 13. Cuma günü yaşanan korkunun bir ismi bile var; Triskaidekaphobia diyorlar. Valla bence okuyabilen fobiyi edinmekte serbest. Ancak 13. Cuma’nın şöyle bir iyi yanı var; Avrupa ve Amerika’da yaşayan insanlar bugün temkinli davrandıkları için çoğu evden çıkmıyor ve trafik kazalarında belirgin bir azalma görülüyor. Eh, her şeyde bir hayır var.
Son olarak… Tapınak Şövalyeleri, aslında Mecdelli Meryem’in kalıntılarını koruduklarını söyleyen Dan Brown’ın Da Vinci Şifresi’nden tutun, Asssassin’s Creed’e kadar pek çok filme ve bilgisayar oyununa konu oldular. Hatta bir gecede yapılan tutuklamanın Star Wars’daki “Command 66″‘nin esin kaynağı olduğu da düşünülür. Söylentilerin ne kadar doğru olduğunu bilmemiz imkansız tabii. Ancak, kilise kayıtlarında tapmakla suçlandıkları “Baphomet”‘in (bu ismi Therion şarkılarından anımsayabilirsiniz) şeytanlaştırılmış boynuzlu bir tanrı olması, ayrıca yine ana binalarında Vaftizci John’a ait olduğu sanılan bir baş mumyasının tutulması filan ilginç detaylardır. Üstelik, Dan Brown’un Da Vinci Şifresi ile öncesinde yazılmış Michael Baigent’in Kutsal Kâse, Kutsal Kan adlı kitabında, Leonardo da Vinci’nin Son Akşam Yemeği adlı tablosunda Vaftizci John’un yerinde Mecdelli Meryem’in oturduğu ve o sırada İsa’dan hamile olduğunu iddia edilmiştir. Bu nedenle Tapınak Şövalyeleri’nin başlıca görevinin, İsa’nın soyunu korumak olduğu ileri sürülmüştür. Hatta ünlü bilgisayar oyunu Gabriel Knight 3’te de bu işlenmiştir. Bu konuda söz bitmez; zira Orta Doğu ülkelerinin sahip olduğu ılık iklim ve ganimetlerin, Batı’nın her zaman gözünü kamaştırdığı ve sayısız efsanenin kaynağı oldukları bir gerçektir.
13. Cuma’yla ilgili tonla efsane var, ben size sadece birini ve en uzununu anlattım. Bir sonraki 13. Cuma yanılmıyorsam Ekim’de, diğerlerini de o zaman eklerim. Esen kalın!
(*) Tapınak Şövalyeleri ile ilgili anlatılacak çok şey olmasına rağmen, ben sadece özet yazdım.