Aziz Patrick Günü: Yonca, Baba, Oğul ve Kutsal Ruh

17 Mart’ta kutlanan Aziz Patrick Günü’nün nasıl doğduğunu hiç merak etmiş miydiniz? İnsanlar bu bayramda neden yeşil giyinir? Irish pub’lar neden yeşil bira verir? Kim bu Patrick? Bol bira içilen bir günde baba, oğul ve kutsal ruhun ne işi var? Hemen anlatmaya başlıyorum.

Şimdi ağırbaşlı, akıllı uslu görünen bu adam Aziz Patrick.

Kimdir bu Aziz Patrick?

Şimdi, bu yazı dizisinde değindiğim bayramların çoğunun temeli Pagan kutlamalardan geliyor. Aziz Patrick Günü de farklı değil. Ama bu kez bayrama adını veren adamımız Pagan bir Tanrı ya da kavram değil, koyu bir Hristiyan: Patrick, 4. yüzyılın sonlarında Britanya’da, gayet saygın bir ailenin oğlu olarak doğuyor. Ama doğduğunda adı Patrick değil! O sonradan alacağı sahne ismi. Doğduğunda adının Maewyn Succat olduğu sanılıyor. Britanya, tabii o sırada Roma egemenliği altında. Aile zaten hepten Hristiyan: Babası Calpornius diyakon (üst düzey papaz yardımcısı diyelim), büyükbaba rahip filan.

Patrick, çoğu aziz figürü gibi acı çekmek şöyle dursun, bu şartların altında hayata bir sıfır önde başlamış gibi gözüküyor. Hatta ailesine rağmen inançlı bir Hristiyan bile değil. Ama 16 yaşındayken işler değişiyor. İrlandalı yağmacılar bunu bir güzel kaçırıp, memleketlerine köle olarak götürüyorlar. Burada altı yıl boyunca çobanlık yapıyor. Bir gün, yine çobanlık yaparken “Tanrıyı bulduğuna inanıyor.”  Tanrı ona diyor ki, “Seni bu adadan götürecek gemi geldi, sahile koş!” Patrick bu emri ikiletmeden sahile kaçıyor, bulduğu gemiye binip evine dönüyor ve önce büyükbabası gibi misyoner bir rahip, sonra piskopos oluyor. Bu kadarı, kendi yazdığı Confessio‘da anlatılıyor. Tahminen 17 Mart 493’te öldükten sonra da aziz ilan ediliyor. İrlanda’da Hristiyanlığı aktif olarak yayması 5. yüzyılın ortalarına denk geldiği için, epey uzun yaşadığını düşünebiliriz.

Bunlar da, bugünkü Aziz Patrick kutlamaları! Konuyla ilgili yorumumu yazının sonuna sakladım. ^^

Kendini Her Bayıra Vuran, Tanrı’yı mı Buluyor?

Şimdi, hikayenin geçiş kısmında izninizle küçük bir düşünce arası vereceğim: Semavi dinlerde çobanlık yapanların çoğunun Tanrı’yı bulmasının nedeni ne, ya da niye yeni bir din bulan soyluların çoğu kendini çoban olarak göstermeye meraklı, bunun nedenleri tartışılabilir elbette. Dini kaynaklar bu durumu genellikle “Tanrı, mesajını yaymak için en alçakgönüllü olanları seçer,” diye açıklıyor. Ne hoş, ama durum hiç de bu olmayabilir.

Şöyle ki, çobanlar eski çağlarda iki açıdan önemli; maaşlı çalışıyorlar, ürettikleri süt, kürk ve peynirin ekonomiyi döndürmekte yeri çok büyük. Genç ya da yaşlı, neredeyse hepsi bekar erkekler, yani hiçbir yerleşik bağı ve mal varlığı olmayan kimseler. Üstelik takım oyununa alışıklar; genellikle sürülerini birleştirerek sorumluluğu paylaşıyorlar. Yaptıkları iş çok sabır istiyor. Halka semavi dinlerin “Basit yaşa, hiçbir maddi bağın olmasın, sabır en büyük erdemdir, topluluğun yardımlaşması önemlidir” gibi mesajlarını verebilmek için mükemmel bir konumdalar. Ayrıca arazide hızlı hareket edebiliyorlar, yani haberleşme için ideal. Yani koyunları beklerken sıkılıp halüsinasyon gördüklerine de inanabiliriz, ama kendini halka yakın göstermek çok daha uygun düşüyor; zira çobanlar halkın en alt sınıfıydı. Katolik öğretilerde “Büyük Çoban” olarak lanse edilen İsa’nın gerçek mesleğinin marangozluk olduğunu da hemen buraya iliştireyim.

Evet, umarım sıkılmamışsınızdır, hikayemize devam edelim.

Modern bir Ceilidh örneği.

Aziz Patrick Günü’nün İlk Hali : Céilidh

Eski çağlarda, İrlandalıların sosyalleşmek için sık sık yaptıkları Céilidh adlı toplantılar vardı. (Not: Civilization 5 oynamış olanlar Kelt’lerin “Ceilidh Hall” adında bir binası olduğunu hatırlayacaklardır. O, bu işte.) Bu toplantılarda Galler bölgesinden çıkma halk müzikleri çalınır, bol bol dans edilir, efsaneler ve hikayeler anlatılırdı. Bunları yemekli, sohbetli ve danslı konserler olarak düşünebiliriz, zaten günümüzde de devam ediyorlar. Hristiyanlık sonrası ziyafetlerde ise, yeşil kurdeleler takılmaya, yonca desenli elbiseler giyilmeye başlandı. Neden yeşil derseniz, eh açık. İrlanda kadar yeşil ve yoncası bol bir coğrafyada geleneksel renk ile şeklin böyle olması şaşırtıcı değil. Asıl önemli olan, yeşil yoncanın neye dönüştürüldüğü.

Yonca derken, dört yapraklı ve şans getirdiğine inanılandan bahsetmiyorum. Şimdi, yoncaya İngilizce clover denir. İrlandaca ise seamróg ya da bugün İngilizceleştirilmiş haliyle shamrock. Bu kelime seamair óg, yani “Genç Yonca”dan (ya da bilemedim, küçük?) türemiştir. Yani shamrock pek çok kişinin düşündüğü gibi İrlanda’ya özgü bir bitki değil, normal yoncayla arasında bilimin kabul ettiği hiçbir botanik farklılık yok. Ama sakın bunu bir İrlandalıya söylemeye kalkmayın, burnunuza Hamish yumruğu yersiniz (O İskoç’tu gerçi ama anladınız siz). Aynı şekilde ilginç bir nokta, İrlandalıların çoğumuzun şans getirdiğine inandığı dört yapraklı yoncayı dışlayıp “yonca” olarak kabul etmemeleridir.

Bu yazı, "Geleneksel Kutlamalar ve Kökenleri" adlı yazı dizimizin bir parçasıdır.

Yorumlar