Geek Terminoloji – Diversity Nedir?

İlk Örnekler: Çizgi Roman

1963 yılında yayınlanmaya başlayan ve Cyclops, Jean Grey, Beast, Angel ve Iceman’den oluşan X-Men’in ilk kadrosu tamamı beyaz karakterlerden oluşuyordu. Yani, her ne kadar “mutant” kavramını aslında azınlıkların dışlanmalarını gündeme getirmek için kullanıyor olsa da, karakterler sadece temsili olarak azınlıktı.

Satışların kötü gitmesi sebebiyle iptal edilme tehlikesi yaşayan seri, 1975 yılında kelimenin tam anlamıyla küllerinden doğacaktı. Yepyeni bir kadroyla 1975 yılında okuyucu karşısına çıkan Giant Size X-Men adlı çizgi roman, çizgi roman dünyasına diversity kavramını sokan seridir. Elbette X-Men öncesinde farklı etnik gruplara dahil karakterler çizgi romanlarda yer alıyordu, ancak birlikte çalışan böylesine çeşitliliğe sahip bir ekip kesinlikle ilkti. Kanadalı Wolverine, Alman Nightcrawler, Kenyalı Storm, Sovyet Colossus, Japon Sunfire, Amerika yerlisi Thunderbird ve İrlandalı Banshee’den oluşan yeni ekip esaslı bir diversity örneğidir.

Giant Size X-Men kadrosu (1975). Storm, Colossus, Wolverine, Cyclops, Banshee, Thunderbird, Sunfire ve Nightcrawler

Alt metin olarak zaten azınlıkların sorunlarını alegori halinde gündeme getirmeyi görev bilen X-Men, diversity geleneğini X-Men kökenli diğer serilerde de devam ettirmiştir. Merak edenler için, bu konuda da kaleme aldığım detaylı bir yazım var:

X-Men Kökenli Süper Kahraman Ekipleri

İlk Örnekler: Animasyon

Animasyonlar, doğaları gereği nispeten daha küçük seyirci kitlesine hitap ettiklerinden ötürü birlik ve beraberlik mesajı vermeleri açısından bolca diversity içerirler. Hemen belirteyim; hayır, burada yıllardır Disney animasyon ve filmlerinde yapılan beyaz baş karakterin en yakın arkadaşı siyah karakter whitewashing’inden bahsetmiyorum. Neyse, konumuza dönecek olursak:

Cyborg 009, animasyon sektöründeki diversity öncüsü olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Hatta orijinal hali manga olan Cyborg 009’un X-Men’den çok önce çeşitliliği esas aldığını buraya not düşmezsem beni dövmeyi deneyecek en az bir kişi tanıyorum (İsmi “H” ile başlıyor).

Cyborg 009

Animasyona geri dönecek olursak, 1968, 1979 ve 2001 yıllarında üç farklı seri halinde yayınlanan animede 001 ila 009 arası değişen kod isimleri taşıyan tam dokuz cyborg bulunuyordu. Rus (001), Amerikan (002), Fransız (003), Alman (004), Amerika Yerlisi (005), Çinli (006), İngiliz (007, evet bu biraz komik olmuş), Afrikalı (008) ve yarı Japon yarı Amerikan (009) karakter bulunuyordu.

Hayır, maalesef Cyborg 009 hakkında hiç yazımız yok.

Diversity Sorunları

Diversity, eserin yaratım sürecinde sıfırdan uygulandığında hiçbir sorun yaratmaz, hatta bilakis olumlu karşılanır. Ancak kökeni eskiye dayanan eserlerin özellikle sinema uyarlamalarında yapılan zoraki diversity hayranlarından ciddi tepki çekebilmektedir. Bir kesim bu tepkileri ırkçılık olarak nitelendirirken, diğer bir sorunun ırkçılık değil, kesim yıllar boyu baş tacı edilen bir eserin pervasızca değiştirilmesi olarak nitelendirir (Bilmem siz ne düşünüyorsunuz?).

Masela Marvel ve DC Comics’in sinema ve dizi uyarlamalarında 60’lı – 70’li yıllarda yaratılmış karakterlerin ırk ya da cinsel yönelimlerinin değiştirildiğine sıkça şahit oluyoruz. Özellikle Marvel Comics son yıllarda  çizgi roman serilerinde de bu yola gitmeyi uygun buldu, ancak çok da tepki çekti. Hatta yakın zamanda Marvel Comics’in reklam müdürü David Gabriel satışlardaki düşüşler için diversity faktörünü suçladı (Hayır, haklı falan değil, satıları düşüren bitmek bilmeyen crossover event‘ler ve sürekli serilerin birinci sayıya düşürülmesi).

Benzer şekilde J.K. Rowling’in Harry Potter and the Cursed Child adlı tiyatro eserinde Hermony karakterini afro-amerikan bir oyuncunun canlandırması hayranları ayağa kaldırdı. Oysa ki eserin yaratıcısı bu konuda sıkıntı olmadığını söylerken hayranlar neden bu kadar ayaklandı acaba?

Sonuç

Diversity, benim baktığım yerden insanlara farklılıklarını aşarak takım halinde bir arada çalışmayı öğütleyen, iyi niyetli bir kavram. Uyarlamalarda yapılan değişiklikler bana rahatsızlık pek vermiyor. Ne de olsa uyarlanan eser orada orijinal haliyle duruyor değil mi? Yine de sanki iyisi, belki de artık eğlence sektörü 30 yıldan eski eserlerin kanını emmekten vazgeçmesi olabilir. Yeni fikirler üretecek milyonlarca yaratıcı insan olduğuna eminim. Siz ne düşünüyorsunuz?

Bu yazı, "Geek Terminoloji" adlı yazı dizimizin bir parçasıdır.

Yorumlar