Bilime Aşık Bir Bilimkurgu Yapıtı: Mesaj

‘’O noktaya iyi bakın, sevdiğimiz herkes orada. Tüm dinler, yıkılan krallıklar ve ideolojiler, hepsi o soluk mavi noktada’’

Carl Sagan bu sözleri Voyager 1 Dünya’nın fotoğrafını çektiği zaman söyledi. Kendisi aracın kameralarının Dünya’ya çevrilmesini ve görüntü almasını istedi. İşte o zaman tüm insanlığa bu anlamlı sözü söyledi. Soluk mavi nokta…

Carl Sagan benim için çok özel bir yere sahip. Dünya ve uzay hakkındaki apaçık görüşü, bilmeye olan aşkı ve en önemlisi bilimin kendisine olan aşkı beni hep büyülüyor. Onun bu aşkını ise tümüyle Mesaj adlı eserinde görmek mümkün. Ülkemizde baskısı tükenen ancak Say Yayınları aracılığı ile yeniden basılan Mesaj, bilmeye aşık bir insanın şahane bir bilim kurgu yapıtı. Mesaj için Carl Sagan’ın biyografik ve hayali romanı demek yanlış olmaz. Çünkü kitaptaki ana karakter olan Ellie Arroway buram buram Sagan kokuyor. Bu noktada onun yakaladığı mesajsa Sagan’ın hayali diyebiliriz.

homeMesaj1

Kitabın konusuysa Ellie Arroway adında bilime aşık bir genç kadının “Dünya Dışı Akıllı Varlıklar”a kendini adaması. Küçüklüğünden beri gökyüzünden gelen radyo sinyallerini babası ile dinleyen Ellie, uzay ve bilime oldukça meraklı bir çocuk olarak büyüyor. O kadar ki; dünyanın en prestijli okullarında okuyor, ders veriyor ancak tüm bunları geriye atıp kendisini radyo dalgalarına adıyor.

Ellie trajik bir hikayeye sahip. Babası genç yaşta hayatını kaybetmiş, annesi ise hayatını hastanede yatarak devam ettiriyor. Ellie sadece kendisine ve gökyüzüne sahip, başka kimsesi yok. İşte bu noktada kendini ufak, canlı bir ses bulmaya itiyor. Önce radyo istasyonu için fon bulması gerekiyor ve bu noktada oldukça zorlanıyor. Devlet kendisini geri itiyor zira bunu ‘’E.T. avına çıkmış bir deli işi’’ olarak görüyorlar. Ellie ise bundan asla vazgeçmeyerek özel kuruluşlara gidiyor. Bu noktada ise umduğunu buluyor. Artık her şey hazır, tek ihtiyacı olan şey ise sabır ve hayal gücü. Elbette her şey toz pembe gelişmiyor. Ellie karşısına dindarlar ve otoriter rejimleri almak zorunda, zaten kitabın büyüklüğü de burada başlıyor. Ellie bilimin ona verdiği bilgiler ile inançsız bir insan figürü sunarken, onun sevgilisi Palmer Joss dindar birini ve geri kalan hükümet üyeleriyse otoriter rejimi simgeliyor. Böyle bir ortamdaysa Ellie ansızın bir radyo dalgasını duyuyor. VEGA !

Carl Sagan

Carl Sagan

26 bin şık yılı uzaklıktan gelen bu sinyal Ellie dahil tüm dünyada büyük ses getiriyor. Vega, daha önce defalarca inceleme konusu olmuş ancak bir türlü sesi çıkmayan bir yıldız sisteminden ibaretken Ellie ansızın bu sinyali duyuyor. Tüm dünyaya yayılan bu büyük haber ‘’Uzaylılar dünyaya saldıracak, uzaylılar geliyor’’ ve benzeri gibi korkulara/teorilere bırakıyor kendini.  VEGA büyük bir incelemeye alınıyor, sinyal tüm hatlarıyla inceleniyor ve katmanları buluyor ve iş burada çığırından çıkıyor. Vega, dünyalılara Hitler’in Berlin olimpiyatlarında yaptığı konuşmanın videosunu göndermiş! Uzaylılar ve dünyalılar arasındaki ilk selamlaşmanın Hitler olması tüm dünyada bir korkuya sebep olurken, esasında uzaya gönderilen ilk büyük çaplı frekans yayının Hitler olduğu anlaşılınca olaylar biraz duruluyor.

Mesaj tüm ayrıntılarıyla çözümlenmeye başladıkça, Vegalıların esasında bir makine yapmalarını istemeleri anlaşılıyor. Çizimleri ve alfabeleriyle Vega, dünyalılardan büyük bir istekte bulunuyor. Dünya bunu bir kıyamet makinesi veya Truva Atı misali yorumlarken devletler el ele verip makineyi yapmaya karar veriyor.

mesaj2

Eğer sizlere bundan sonrasını anlatırsam cidden büyük spoiler vermiş olurum, ancak şu kadarını bilin. Mesaj, okuyabileceğiniz en duygusal, en naif ve bilim aşkınızı en sonuna kadar körükleyecek bir eser. Aynı zamanda Jodie Foster’la harika bir hal alan film uyarlaması da mevcut. Bana kalırsa önce kitabı okuyup sonra filmini izleyin, zira kitap ve film arasında oldukça önemli bir fark var ve bu farkı filmi izlemeden bilmek en iyisi.  Kitabın en güzel yanıysa her bölüm öncesi dünyaca ünlü kişilerin uzay ve din hakkındaki sözlerine yer veriyor olması. Beni en çok etkileyen ise Cecil Rhodes’un şu sözü:

‘’Dünya hemen hemen tümüyle parsellenmiştir, kalan kısmı ise bölünmekte, fethedilmekte ve sömürgeleştirilmektedir. Geceleri gördüğümüz o yıldızlar, hiç erişemeyeceğimiz bu dünyalar… Elimden gelse gezegenleri ilhak ederdim; bunu sık sık düşünürüm. Onları o kadar açık seçik, ama o kadar uzakta görmek beni kedere boğar.’’

Yorumlar