Mare Nostrum: Empires – Akdeniz’de Medeniyetler Savaşı

Mare Nostrum: Empires, son aylarda buluşmalarımızın en çok talep gören oyunlarından. Neden böyle olduğunu gelin kutu oyunları ile geçmişimize dayanarak açayım.

Biz kutu oyuncuları, modern oyunlarla tanışır tanışmaz iki eski strateji oyununu her ortamda gömmeyi huy ediniriz. Bunlardan biri 1933 tarihli Monopoly, diğeri de 1959 tarihli Risk’tir. Gömme sebebimiz ise oyunların mekanik tasarımlarına yöneliktir. Her iki oyun da temelde aynı üç kusuru taşımaktadır. Son derece şansa dayalı olmak, dominant stratejiler barındırmak ve gereğinden uzun sürmek. Fakat şunu da asla unutmamalıyız ki bu iki oyun da, gerek sundukları eğlence, gerekse zorluk seviyeleri ile zamanın testini geçmeyi başarabilmiş ender oyunlardandır.

Benim için de yaklaşık 25 yıl önce tanıştığım bu iki oyun, o zamanlar gayet eğlenceliydi ama özellikle aşırı uzun sürdükleri için çok fazla oynamamıştım. İçimde bir yerlerde, özellikle Risk gibi fazla komplike olmayan bir alan kontrolü / savaş temalı oyun oynama isteği yer etmiştir. Günümüzün Blood Rage, Imperial ya da Scythe gibi popüler savaş temalı oyunları, bu isteğimi bir türlü karşılamaz çünkü aslında birer savaş oyunu değiller ve o kanın gövdeyi götürdüğü, bir bölge kaybettiğinizde ağladığınız atmosferi sunmuyorlar. Game of Thrones ve War of The Ring gibi savaşı çok daha iyi hissettirenleri ise hem zorluk seviyeleri, hem de uzun süreleri ile masalarımızı pek şenlendiremiyorlar.

Yine Bir Kickstarter Projesi

İşte Mare Nostrum: Empires bu noktada devreye giriyor. 2003 yapımı, orta derecede bir bilinirliğe sahip olan Mare Nostrum’un yeniden yapımı olan 2016 tarihli Mare Nostrum: Empires, fazla komplike olmayan ama renkli olmayı da başaran yapısı ve makul süresi ile aradığımız o savaş ortamını bize sunuyor.

mare nostrum

Oyun tahtası.

Mare Nostrum bizi Roma dönemine götürüyor. Roma, Kartaca, Yunanistan, Mısır ve Babil’i kontrol edebildiğimiz oyun, savaşın ön planda olduğu bir imparatorluk oyunu. Oyunun üç sacayağı, ticaret, üretim ve savaş. Diğer ikisi de büyük önem arz ediyor ve oyunu pek çok kazanma yolu var ama savaşsız hiç birisi geçerlilik kazanmıyor ve bu iyi bir şey.

Öncelikle gelin Mare Nostrum’da bir tur nasıl işliyor size anlatayım. Bunun üzerinden de oyunda hedefleriniz neler, ona değineceğim.

Tek Paragraf’ta Mare Nostrum

Oyunda her turda beş faz var. Birinci faz, üretim yerlerinizden ve bankalarınızdan her tur hasılatı toplamak. İkinci faz, bu hasılattan istediklerinizi birebir olmak üzere ticarete açmak. Üçüncü faz elinizdeki eşya ve para ile bina, birlik ve dünya harikası/kahraman kartlarından üretmek. Dördüncü faz savaş ve beşinci faz da ticaret, kültür ve askeri liderlikleri belirlemek. Nasıl kazanıldığını anlatacağım bu liderlikler, her fazın yöneticisini belirliyor.

Biraz açmak gerekirse, ikinci fazın başında, mevcut ticaret lideri, sıfır ile beş arasında bir rakam belirliyor ve herkes bu kadar ürün ya da parasını ortaya koymak zorunda. Sonra herkes birer birer istediği ürünü diğer oyunculardan alıyor. Sonuçta herkes ortaya koyduğu kadar ürün ya da para ile bu fazı bitirmiş oluyor. Oyunda ticaret son derece kurallı. Bu fazın haricinde oyuncular birbirine hiç bir ürün ya da para veremiyor. Oyuncular arası gerçekleştirilen diplomaside alış veriş yapılamıyor, “sana para vereyim de bana saldırma” gibi teklifler yasak.

mare nostrum

Arzu ettiğimiz görüntüler.

Üreten Bizsek Tüketen de Biz Olacağız

Üçüncü fazda ise kültür lideri oyuncuları sıraya diziyor, böylece kimin ne ürettiğini görerek ona göre önlem alabiliyor. Bu fazda bölge kontrolü için bayrak, saldırı için asker, deniz ulaşımı için gemi, savunma için kale, üretim için kervan ve şehir ve son olarak da pek çok kuralı lehinize bozan dünya harikası ve kahraman kartlarından üretmek mümkün. Ağırlığı neye vereceğiniz size kalmış ancak oyunda üretim binalarına ağırlık vermek, başka bir oyuncunun tepenize binip binalarınıza el koyması ile sonuçlandığı için, sınırdaki topraklarınıza en azından bir kale diktikten sonra bu binaları dikmeye başlıyorsunuz. Savunma kaleleri oldukça kuvvetli, askerlerle aynı fiyatta olmalarına rağmen üç asker bir kaleyi ancak yenebiliyor.

Aynı şekilde askeri bir yaklaşım da gayet mümkün ama üretim olmadan askeri olarak geri kalıyorsunuz. Yani oyun sizi her koşulda dengeli bir yaklaşıma itiyor. Üretimde dikkat edilmesi gereken nokta, her ne üretiyorsanız karşılığını ya tamamen para ile veriyorsunuz ya da tamamı birbirinden farklı ürünler ile. Karışım söz konusu değil. Bu fazın sonunda elinizde ürün kaldıysa çöpe gidiyor, paralardan ise 2 tane tutabiliyorsunuz.

Savaş Asla Değişmez

Dananın kuyruğunun koptuğu dördüncü fazda ise askeri lider olan oyuncu, diğer oyuncuları sıralıyor. Bu fazda isterse kendi önden gidip avantaj yakalayabilir ya da kendini sona saklayıp komşularına karşı gardını yüksek tutabilir. Savaşlar oldukça basit. Bir düşman şehrine askerlerinizi sokuyorsunuz ve askeriniz başına bir zar atıyorsunuz. Sadece 3, 4 ve 5 rakamlarının olduğu zarların sonucu 5’e bölünüyor ve çıkan tam sayı başına karşı taraftan bir ünite ölüyor. Savaşlarda şans faktörü var olmakla birlikte oldukça az. Denizlerde ise aynı bölgedeki gemileri savaştırıp savaştırmamak oyuncuya kalmış, gemiler daha ziyade deniz üzerinden asker taşımaya yarıyorlar.

Eğer bir düşman bölgesinde savaşı kazanırsanız, sağ kalan birliklerinizle bölgeyi kontrol etmeye çalışabiliyor ya da binalarını kullanabiliyorsunuz. Eğer bir sonraki turun askeri fazında sıra size geldiğinizde bölge bayrağının kontrolü sizdeyse, bölge ve içindeki her şey sizin kontrolünüze geçiyor. Eğer bölgeyi elinizde tutamayacağınızı düşünüyorsanız, bir binayı yıkıp yağmalamak da mümkün.

mare nostrum

Ayrıca satılan buildings pakedi ile bu binalar ekleniyor.

Liderliğin belirlendiği faz çok önemli. Basitçe en çok üretim binasına sahip olan kişi ticari liderliği, en çok şehir ve tapınağa sahip olan kişi kültür liderliğini, en çok askeri üniteye sahip olan kişi ise askeri liderliği alıyor. Bu liderlikler, ilgili fazlarda sıralamayı belirleme serbestliğini getirdiği için son derece önem arzediyor.

Veni Vidi Vici

Öncelikle bu bahsettiğim üç liderliği birden aynı anda ele geçiren oyuncu, oyunu anında kazanıyor. Dengeli bir stratejinin kazanma koşulu bu diyebilirim. Fakat diğer üç stratejinin de (ticaret, kültür, savaş) birer kazanma koşulu var. Beşinci kahraman ya da dünya harikasını yapan oyuncu oyunu kazanıyor (oyuna herkes birer kahraman ile başlıyor). Bol ve düzenli üretim ile mümkün olan bu strateji o kadar kolay değil çünkü her yeni kahraman ya da dünya harikası bir fazla üretim istiyor. Yani son yapacağınız kahraman 10 farklı ürün ya da 10 para isteyecek. Ayrıca beş kahramana koşmadan, doğrudan 12 para ya da ürün ile piramitleri üretirseniz de oyunu kazanıyorsunuz. Anlık bir genişleme ile bu mümkün olabiliyor. Son olarak da aynı anda dört başkent ya da efsanevi şehri kontol edebilirseniz de oyunu kazanıyorsunuz.

Oyunda tüm bu dört kazanma koşulu da mümkün. Dördü de ayrı planlamalar gerektiriyor ve dördünün de dengeli bir strateji istediğini söyleyebilirim, ancak “beş kahraman” haricindeki kazanma koşullarını askeri bir üstünlük yaratmadan yakalamanız zor. Askersiz yayılma ya da üretimsiz asker basma, hızla diğer oyuncular tarafından cezalandırılıyor (en azından cezalandırılmalı). Tabii ki oyun dengeli bir stratejiyi daha çok ödüllendirdiği için stratejik anlamda abartı bir deneyselliğe pek izin vermiyor. Elbette, eğer bariz şekilde kötü oynayıp rakiplere avantaj sağlayan bir oyuncu yoksa.

Asimetri Tanrısı Asymmetricus

Oyundaki kontrol edilebilir imparatorluklar, gerek konum, gerekse başlangıç kahramanları ile asimetrik ve belirli bazı kazanma koşullarını ön planda tutuyorlar diyebilirim. Babil alan kontrolünde öne çıkarken, Yunanlılar savunmada, Romalılar ise saldırıda parlıyor. Mısır ve Kartaca ise üretim esneklikleriyle kahraman ve dünya harikası üretimine daha yatkınlar. Oyunun asimetrik olmasının hoş bir tat kattığı kesin. Ancak bu asimetride çok harika bir denge gözetilmiş diyemem. Özellikle oyun içerisinde edinilebilen kahramanların kimisi kırık derecede güçlüyken, kimi de ücretini karşılamaktan bile uzak.

Üç kişi oynarken haritanın büyük bir kısmı kapatılıyor.

Mare Nostrum, 3 ila 5 kişi oynanabiliyor ancak kalabalık oynamanızı tavsiye ederim, zira oyuncu etkileşimi azaldığında tadı çıkmıyor. Özellikle Atlas genişleme pakedi ile 6 oyuncuya kadar çıkılabiliyor ki ben 5 ve 6 oyuncu ile oynadığımda çok keyif aldım. 3 oyuncu ile denemem için ise aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Bahsettiğim Atlas genişleme pakedi, denizlere hakim olan Atlantislileri oyuna dahil etmekle birlikte, pek çok kahraman ve görevler ekliyor. Atlantisliler haricinde üç farklı modül halinde oyuna eklenebilen bu paket de oyunla birlikte mutlaka edinilmeli. Bunun dışında oyuna yeni kahramanlar dahil eden ek paketler de var ama onları denemedim.

Akdeniz Akşamları

Tematik anlamda Mare Nostrum, ortalarda bir yerlerde seyrediyor. Bir yandan Akdeniz çevresinde savaşan medeniyetleri kontrol etme hissiyatını yaşatmayı başarıyor. Ancak seçilen bu tarihi soslu kurgu biraz sorunlu. Roma’nın, Yunan’ın, Babil’in ve Kartaca’nın aynı anda bırakın birbirine dalmayı, var olmadıklarını bildiğimiz için atmosfer biraz havada kalıyor. Genel olarak bir euro-game tematik seviyesi hakim.

Mare Nostrum: Empires, savaş ve uygarlık oyunlarını seviyorsanız ve kalabalık bir oyun grubunuz varsa, gayet makul bir sürede, gayet keyifli bir deneyim vaat ediyor. Özellikle oyunda deneyim kazanmaya başladıkça yakaladığınız kombinasyonlar ve oyuncuların artan etkileşimi oyun zevkini katlıyor.

Yorumlar