Kaf Dağı’nın Ötesi: Darmas Köyü

“Vadiye girdikçe etrafınızı koyu bir sis çeviriyor. Ağaçlar yüzünden daralan görüşünüz, sisin içine girdikçe daha da kötüleşiyor. Kendi duyularınız aniden önünüzde beliren ağaç gövdelerine çarpmamak için yetersiz kaldı. Yol bulmayı atların hislerine bırakmak daha mantıklı geliyor. Sisin arasından görünen güneş, kendi ölgün parlaklığında kaybolduğu için, gökkubbe tepede hastalıklı sarı. Sarı renk, ufuk çizgisine indikçe koyu kül grisine yol veriyor. Ama gözü yoldan ayırıp havaya uzun süre bakmaktan çekiniyorsunuz, çünkü kafanızı koparmaya hazır pençeler gibi duran alçak ağaç dalları sisin ardında sizi attan düşürmeye hazır bekliyorlar.”

Sahip olduğum dil ve edebiyat bilgisinin kafamdaki radikal düşünceleri tasvir etmek için yetersiz kalmasından ziyadesiyle muzdaripim. Bunu aşmak için bayağı uzun zamandır özellikle spekülatif kurgu dahilinde aklıma gelen fikirleri yazıya dökmeye uğraşıyorum. Burada Kaf Dağı’nın Ötesi adı altında derleyeceğim yazılar, benim edebiyatla deneysel olarak oynamamın ürünüdür. İşbu eserde hazır macera kitapçıklarını taklit etmeye yeltendim. Karakterlerin çok keskin çizgilerle tanımlanmaması gerektiğini düşündüm. Yaratıcı sürece dair ek bir anlatıyı yazının sonunda bulabilirsiniz.

Julien Koon

Julien köye, annesinin karnında geldi. Annesi, kuzey bölgelerinden yaşayan göçer insan kabilelerindendi. Göçer savaşçılar, o sene insansı kabilelerinin bir toplu saldırısını karşılamak için hazırlık yaparken, ailelerini geçici olarak İmparatorluk köylerine yolladılar.

Julien’in annesi doğumdan çok kısa süre sonra öldü. Göçerler gelenekleri gereği öksüzlere bakmazdı, çocukların bakımını ortaklaşa üstlenen köyün kadınları Julien’i evlat edindiler. Julien ateş kırmızısı saçlı ve buz mavisi gözlü bir çocuktu, diğer çocuklardan çok daha neşeli ve canlıydı. Yaşlıların anlattığına göre kadınlar bebek Julien’i paylaşamadılar.

Çocuklar büyüdükçe hem Julien’in farklı olduğunun, hem de kayırıldığının ayırdına vardılar. Değişik olmasının sıkıntısını çekecek Julien, çocukların kıskançlığının da cefasına maruz kaldı. Kadınlar ona hep iyi davransa da, yaşıtları ile hep sorunlu oldu. Zaman içinde kendisinin diğerlerinden üstün olduğunu düşünmeye başladı. Zaten mantıklı olan da buydu, yoksa neden anneler kendisini daha çok severdi, neden çocuklar onu bu kadar kıskanırdı?

foggy woods_s

Darmas Köyü

Darmas Köyü, köyden çok bir oduncu kampına benzer. Köyün bütünlüğü Darmas Nehri’nin vadisine yayılmış evler ve atölyelerden oluşur. Vadiyi saran tepelerin herhangi birinden bakıldığında, sadece geçen üç yılda ağaçların kesildiği bölgelerdeki binalar görülebilir. Aksi halde en büyük depolar bile ancak dibinden görünür. Vadi, bölgeye has, hızlı uzayan bir selvi ağacı türüne ev sahipliği yapar. Bütün vadi çam ağaçlarıyla kaplıdır. Vadi tabanı çok geniş ve düzensizdir. Yükseklik farkı, insan boyunu aşabildiği için normalde yoğun çalılıkların kısalttığı görüş mesafesi iyice kısalır.

Bu yazı, "Kaf Dağı'nın Ötesi" adlı yazı dizimizin bir parçasıdır.

Yorumlar