Rampage – Analiz, Tahmin ve Anekdotlar

Dwayne Johnson’ın başrol aldığı bir aksiyon filmi olan Rampage, yazarken çok keyif alacağım bir film incelemesi olacak. Neden mi? Çünkü film bir arcade klasiğinden uyarlama ve beni çocukluğuma götürmeyi başardı.

Aklıma gelmişken belirteyim: Sizi tüm Analiz, Tahmin ver Anekdotlar yazılarımın başında yaptığım gibi içerikte spoiler olabileceği hakkında uyarmayacağım. Zira film kurgusu buna pek müsait değil. İçiniz rahat olsun.

Küçüktüm, Ufacıktım, Bina Yıktım Acıktım

1986 yılında Bally/Midway tarafından yayınlanan Rampage, dönemin dev canavar filmlerinin arcade salonlarına taşınmasından başka bir şey değildi aslında. Oyunda şehri yerle bir eden gözü dönmüş canavarları yönetiyordunuz. Binaları yıkmak yanında sizi durdurmaya çalışan helikopter ve tankları da yok etmeniz, askerleri ise mümkünse yemeniz(!) gerekiyordu. Oyundaki canavarların tiplemeleri ve hikayeleri de ayrı bir güzeldi. King Kong’u andıran George deneysel vitamin, Godzilla’yı andıran Lizzie radyoaktif göl, Dev bir kurtadam olan Ralph ise yediği katkı maddesi yüzünden dev canavara dönüşmüştü. Yenilmeleri durumunda küçülerek çıplak halde tenasül uzuvlarını kapatarak götün götün savaş alanından kaçıyorlardı.

Rampage (1986)

Oyunun yapımcıları olan ne Brian Colin (artist), ne de Jeff Nauman (programcı) video oyunu meraklısı değildi. Ancak Rampage ile video oyun tarihinde anılmalarını sağlayacak pek çok şeye imza attılar. Şöyle ki;

  • İlk kez bir video oyunu günü kurtaran kahraman değil, ortalığı yıkıp geçen canavar perspektifinden oynanıyordu.
  • İlk kez bir video oyununda 3 kişi aynı anda oyunu oynayabiliyordu.
  • Oyun, oyunculara görev ya da skor dayatmayıp bir yere kadar kafalarına göre takılmalarını sağlıyordu. Bu fikir on yıllar içinde evrilecek ve günümüzün open world (açık dünya) oyunlarının da ilki olacaktı. (Bu tartışmaya açık bir konu, ama benim görüşüm bu yönde)
  • Rampage aynı zamanda 1983 yılında yaşanan video oyunu sektörünün çöküşünden sonra büyük finansal başarıya ulaşan ender arcade oyunlarından biri de olmuştu.

Bizzat 90’ların başında kuzenlerimin Commodere 64’ü sayesinde tanıştığım Rampage’in şimdiye kadar 5 devam oyunu yapılmıştır. Rampage: World Tour (1997), Rampage 2: Universal Tour (1999), Rampage Through Time (2000), Rampage: Puzzle Attack (2001) ve Rampage: Total Destruction (2006).

Not: Eminim şu anda Steam açmış Rampage oyunları aratıyorsunuz, ancak hayal kırıklığına uğrayacaksınız. Zira ilk oyun hariç diğer bütün Rampage oyunları sadece konsollarda yayınlanmıştır. Oyunu PC’de oynamak için en uygun yol MAME türevi bir arcade emülatörü edinmek olacaktır.

Şehir Başımıza Yıkılmadan Önce

Açıkçası filmin konusu basit, ilerleyişi basit, sonucu da basit ancak filmden aksiyon dozunuzu almış şekilde gayet eğlenmiş olarak çıkıyorsunuz. Oyunda canavarlar önce yazdığım gibi aslında insandı ve deneysel vitamin, radyoaktif göl ve katkı maddesi gibi yayınlandığı dönemlerde gündemde olan zehirler yüzünden değişime uğramışlardı. Filmde ise içinde bulunduğumuz dönemde gündemde olan orijin hikayeleri kullanılmış. Canavarlarımız açgözlü bir şirketin hayvanlar üstünde uyguladığı genetik deneyler sonucunda ortaya çıkıyor.

Ralph’in en etkileyici sahnesi bu değil, ama diğeri spoiler olur diye koymadım.

Yörüngedeki bir uzay istasyonunda gerçekleştirilen deney faciayla sonuçlanıyor ve (şu an burada spoiler vermemek adına paylaşmayacağım bir şekilde) deneyin neşriyatı yeryüzüne düşüyor. Bir parça George adlı albino bir gorilin yaşadığı doğal yaşam parkına, bir parça bir kurt sürüsünün yakınındaki ormana (filmde değişime uğrayan kurda Youtube’da Ralph adı veriliyor), bir üçüncü parça da timsahların yaşadığı bir nehire düşüyor (Lizzie ismi maalesef filmde hiç anılmadı). Bir süre sonra boyutlarıyla birlikte saldırganlıkları da artan bu üç canavar (yine spoiler vermek istemediğim bir sebepten ötürü) şehre saldırıyor. Evet, film üç aşağı beş yukarı arcade oyununa benziyor.

Riglerden Beyazperde’ye: The Rock

Şu tamamının düzmece olduğunu herkesin bildiği, ancak gerçekmiş gibi keyifle takip edilen Amerikan Güreşini bilirsiniz. WWE (World Wrestling Entertainment) tarafından düzenlenen müsabakalar 80’li yıllardan beri Amerikan popüler kültüründe baş tacı edilen yıldızlar üretmekte. Hulk Hogan, Andre the Giant, Ultimate Warrior, Triple H, The Undertaker, Shawn Michaels, Steve Austin, The Rock, The Great Khali ve John Cena ilk aklıma gelenler. Elbette bu yıldızların sıklıkla ringleri aşıp beyazperdeye kadar uzandığı dönemler oldu. Hatta Hulk Hogan’ın The Undertaker ve Christopher Lloyd ile başrolleri paylaştığı 1991 yapımı Suburban Commando filmini (baya kötü film olduğunu bile bile) çok severim. Bir diğer aklıma gelen örnek de Steve Austin’in Winnie Jones ile başrolleri paylaştığı 2007 yapımı The Condemned adlı film oldu.

Ancak iş sinema kariyerine gelince hemen hemen tüm Amerikalıların çocukluk kahramanı olan Hulk Hogan bile (muhtemelen o aptal surat ifadesi yüzünden) Dwayne “The Rock” Johnson’ın kariyerinin yanına bile yaklaşamadı. 2001 yılında rol aldığı Mummy Returns’ten beri Johnson’ın oyunculuk kariyeri (çok hızlı olmasa da) hep yükselişte. Yanlış anlaşılma olmasın, ürkütücü endamı dışında öyle aman aman iyi bir oyuncu olmadığı zaten malumunuz. Ancak şimdilerde vaktiyle Arnold Schwarzenegger’in sahip olduğu “kaslı ve dev aksiyon aktörü” tahtına hakkıyla oturuyor.

The Rock, Hulk Hogan’a karşı. WrestleMania X-8 (2002)

Filmde Dwayne Johnson, George ile ilgilenen Davis Okoye adlı bir primatolog rolünde. Ancak Johnson’ın aşırı gelişmiş vücudunu ve filmde sergilediği bir takım yeteneklerini açıklamak için geçmişine askerlik eklemişler (Askere gitmiş olanların bileceği gibi; askerlikten primat uzmanlığına geçiş aslında o kadar zor değil). Johnson kendisinden beklenen oyunculuğu filmde sergiliyor. Beklenti haliyle düşük olduğu için de göze batan bir şey yok.

Diğer Oyuncular ve Negan!

Açgözlü şirket sahipleri Claire Wyden ve erkek kardeşi Brett Wyden’in hikayeye katkıları ise “Ho ho ho şehir yıkılsın ama biz araştırmamızı kimseye kaptırmayalım!” seviyesinde. Filmde “süzme kötü” görmek başta beni rahatsız etti, ama Rampage arcade oyununda da karikatürize edilmiş espriler bolca vardı. Bu arada Claire Wayden’i canlandıran oyuncu Watchmen’deki Silkk Spectre rolündne tanıdığımız Malin Akerman’dan başkası değil. Davis Okoye’ye yardım eden Dr. Kate Caldwell rolündeki Naomie Harris’i ise Daniel Craig’in oynadığı yeni Bond filmlerindeki Moneypenny rolünden hatırlayacaksınız. Ancak filmde olayların gelişimine pek bir etkisi olduğunu söyleyemeyeceğim. Saki başrolde kadın olsun da ne olursa oldun diye hikayeye yerleştirilmiş gibi.

Davis Okoye (Dwayne Johnson), Dc Kate Caldwell (Naomie Harris) ve Ajan Russell (Jeffrey Dean Morgan)

Gelelim asıl bombaya: Negan! Jeffrey Dean Morgan’ı kariyerinin başından beri takip ederim. Oyunculuk kariyeri 90’ların başına kadar uzansa da Morgan’ın ilk dikkat çekici rolü, 2005’te Supernatural dizisindeki John Winchester olmuştu. Daha sonra 2006-2009 arasında Grey’s Anatomy’de oynadığı Denny Duquette rolüyle kendini iyice kanıtlayan oyuncu, nihayet 2009 yılında Watchmen’de Comedian rolünü kaparak alt kültürün tanınan isimlerinden biri haline geldi. Hatta şimdilerde The Walking Dead dizisinde aldığı Negan rolüyle onu tanımayan kalmadı diyebiliriz. Ancak Rampage’de Negan rolünün Morgan’a ne kadar yapıştığını gördüm ve biraz üzüldüm desem yeridir. Zira Ajan Russell rolüyle filme katılan Morgan yeni bir karakter oynamak yerine Negan’ı aynen filme taşımaya karar vermiş. Negan gibi konuşan bir hükümet ajanı olarak Morgan’ı ilk gördüğüm andan itibaren “Ulan şimdi Dwayne Johnson’ın kafasına sopayla vurmasa bari” diye düşünmekten kendimi alamadım. Jeffrey Dean Morgan, yakın zamanda verdiği bir röportajda karakteri gayrı ihtiyari olarak Negan’a benzettiğini itiraf etmiş.

Filmde Brett Wyden’i oynayan ismini bilmediğim (ve öğrenmekle uğraşmak istemediğim) oyuncu haricinde kötü oyunculuk yok.

Toparlayacak Olursak

Film, birçok senaryo açığı ve bilimsel saçmalık içermesine rağmen izleyicinin bunlardan rahatsız olacak hale getirmemeyi başarmış. Savaş ve yılım sahneleri gayet tatmin edici, CGI’lar göze batmıyor ve aksiyon dozajı daha önce de yazdığım gibi gayet yerinde. Dwayne Johnson’ın oyunculuğu hakkında kötü düşüncelere sahip değilseniz ve aksiyon filmlerine ilginiz varsa film sizi tatmin edecektir.

İsmi hiç anılmayan Lizzie

Hatta ve hatta benim gibi çocukluğunuzda Rampage oynamışsanız o zaman filmdeki bazı göndermeleri fark ederek daha da bir keyif almanız mümkündür.

Yakaladığım Anekdotlar

İşte bu bölümde biraz spoiler olabilir, uyarmadı demeyin!

  • Filmin başındaki dev fare hoş bir gönderme. Rampage’in Atari Lynx versiyonunda dördüncü canavar olarak Larry adlı bir dev fare eklenmişti.
  • Neden George’u albino yapmışlar?” sorusunun cevabı muhtemelen King Kong’a olabildiğince benzememesini sağlamak diye düşünüyorum.
  • Naomi Harris’in canlandırdığı Kate Caldwell bir sahnede Jeffrey Dean Morgan’ın canlandırdığı Ajan Russell’a hangi kuruluş için çalıştığını soruyor: “Homeland, CIA… Justice League?” Bu DC Comics göndermesi de tesadüf değil. Ne de olsa Jeffrey Dean Morgan Batman v Superman: Dawn of Justice‘de Thomas Wayne’i, filmde paralı asker rolünde gördüğümüz Joe Manganiello Justice League‘de Deathstroke‘u, Dwayne Johnson ise yakın 2019’da gösterime girecek olan Shazam filminde Black Adam’ı canlandıracak. Yani Rampage kadrosu bir hayli DCEU oyuncusu içeriyor.
  • Neden Lizzie’nin George ve Ralph’ten daha büyük olduğunun açıklaması yapılmadı. Hatta Ralph de George’dan büyüktü. Benim filmden çıkardığım; canavarların beslendikçe büyümelerinin hızlandığı oldu. George malum sebeplerden ötürü çok itici görünmemesi için en az beslenen yaratıktı çünkü.

İşte o kırmızı elbise!

  • Watchmen’deki Silk Spectre rolünden tanıdığımız Malin Akerman’ın canlandırdığı Claire Wyden’ın filmin sonlarında kırmızı elbise giymesi video oyununa bir gönderme. Zira oyunda pencereden çıkan kırmızı elbiseli kadını canavarlardan herhangi biriyle yediğinizde çok büyük bonus kazanıyordunuz. Eh, George da onu yedi zaten filmde.

Yorumlar