Suicide Squad – Karpuzlu Vivident Çiğneme İsteği Uyandıran Bir Uyarlama!

Yılın en renkli, en abartılı, en geveze, reklamlarına en çok para dökülen ve nihayetinde de geçtiğimiz hafta itibariyle en çok tekmeye tokada maruz kalan uyarlaması Suicide Squad, heyecanlı bir bekleyişin ardından sinema salonlarımıza damladı! Peki DC evreninin bu hatırı sayılır arızalı karakterlerinin ilk sinema maceralarında bir takım “otoritemsiler” tarafından dövülme sebebi sadece hype odaklı linç kültürünün bir sonucu mu? Yoksa karşımızda duran bu oldukça pahalı suç karnavalı gerçekten de aksak adımla ilerleyen bir başka vizyon balonundan mı ibaret?

Malumunuz Deadpool’un 58 milyon dolar gibisinden aşırı kısıtlı bir bütçeyle hayata geçirilmesine karşın 700 milyon doları geçen bir hasılatla gişeyi silip süpürmesi; önümüzdeki yıllarda uyarlama arenasında izlenecek yeni trendlerin de habercisi oldu. Elbette Guardians of Galaxy uyarlaması ciddi bir öncüldü, fakat Deadpool sayesinde “gişeyi garantilemek” tabirinin klişeye sarılmakla eş değer olmadığı ilk elden deneyimlendi. Tabi şu an Suicide Squad’ın yakaladığı kıvamı doğrudan doğruya havaya yayılan para kokusuyla açıklamak ne kadar doğru emin değilim, ama Wade Wilson’un evine çuvalla taşıdığı parayı gören yapımcıların, kendi filmlerine yeni sahneler eklemek adına ellerindeki oyuncuları yeniden stüdyoya kapatmalarının başka mantıklı bir açıklaması şu an için yok gibi. Kaldı ki tam DC sinematik evrenine yaraşır pek de iç açıcı tonlarda olmayan ilk fragmanların, ilerleyen zamanlarda goygoy dozu hayli yüksek yeni teaser’lara evrilmesi de bu gişe kaygısının bir kanıtı değil mi zaten?

suicide-squad-029-1280x537

Peki bu gün Suicide Squad’ın şamar oğlanına dönmesinin sebebi salt dakika başı türeyen video ve görsellerle itinayla şişmanlatılmış hedef kitlesinin yükselen beklentisi mi dersiniz? Açık olmak gerekirse mümkün. Hele ki Jared Leto’nun Joker rolüyle arz-ı endam buyurduğu her içerik; pek çok izleyicide, kendisinin bu ekibin bir parçası olduğu izlenimini bile yarattı! Fakat ben bu linç alışkanlığının sebebini abartılı reklam kampanyasıyla da kısıtlamak istemiyorum. Karşımızda aslen oldukça basit ve bununla birlikte kalibresini dolduracak ölçekte bir uyarlama malzemesi var! Yapımcıların sıkıntısı ise; bu basitlikle barışmak yerine onu evirip çevirerek aşırı karmaşık bir hale getirmeye çalışmaları. Daha kaba olmak gerekirse, ellerine geçen her yeni DC uyarlamasına Nolanesk bir kumaş dikme arzuları. Gel gelelim bu kumaş sinematik evrenin genişlemeye başladığı noktalarda daralıyor, yırtılıyor, parçalanıyor ve ortaya kafası karışık gibi görünen fakat aslında her biri başlı başına hit olma potansiyeli taşıyan fakat bunun kıyısından dönen popüler sinema örnekleri çıkıyor.

landscape-1470241250-suicide-squad-margot-robbie-shorts

Malumunuz Suicide Squad, Marvel sinematik evreninin perdedeki hareket kabiliyetini yakalama amacı taşıyan DC’nin son zamanlardaki en önemli erken atağı. Marvel, kendi “kötüler takımı” The Sinister Six’i perdeye nasıl taşıyacağının yollarını ararken; DC de bu kafa karışıklığını fırsat bilerek çok doğru bir zamanda harekete geçti. Gel gelelim doğru zaman her daim doğru enerjiyi de getiremeyebiliyor! Kaldı ki bir tarafta Batman’in çocukluk travmalarını aşamamış fakat akabinde Justice Leauge’i bir araya getirerek beyazperdede ilk defa izleyeceğimiz karakterlerin ağırlığını üzerinde taşıyan sinema evrenine, bir de “aşırı süper güçlü olmayan” kötülerin çıkartmasını eklemek neresinden baksak akıllıca bir hamle. Fakat bir o kadar da ağır bir yük! O sebeple yukarıda yazdıklarımın tamamını tenzihen meseleye ne bir Marvel – DC kapışması ne de “ne derece başarılı bir uyarlama?” cenahından yaklaşmak istiyorum. Bütün bunları elimizin tersiyle iterek o nihai soruyu soralım: Suicide Squad ne derece başarılı bir aksiyon sineması örneği? Dahası ne kadar eğlenceli?

Yorumlar