Felsefe ve Kurgu Dünyalar – Platon ve Cthulhu Mitosu

Bu yazı ile beraber aperiyodik olarak yazacağım dizide, günümüzdeki bilimkurgu ve fantastik kurgu oyunları ve diğer materyallerini felsefe tarihinden bilimum insanların ışığında inceleyeceğim. Yapı olarak ilk önce size bahsi geçen filozofun temelde ne dediğini üç aşağı-beş yukarı anlatmaya, akabinde de hedef olarak aldığım eser hakkında ne diyeceklerini yormaya çalışacağım.

Platon 

Platon dediğimiz filozof, felsefe tarihindeki en önemli isimlerden biridir dersek çok da yalan olmaz. Kendisi milattan önce 428-427 yılında Atina’da doğmuş ve ona babası Ariston tarafından Aristokles adı verilmiş. Ancak daha sonra gürbüz bir adam olduğundan ötürü “Geniş omuzlu” anlamına gelen Platon lakabını almıştır ve biz de onu bu lakabı ile tanırız.

Platon felsefenin, “Gerçeklik nedir” sorusuna takık olduğu dönemin insanıdır. Kendisinden önce gelen İyonya okulunun sorduğu “Gerçeklik nedir” sorusuna, Thales’in “Her şey sudur” yanıtı ile başlayan bir dizgenin süregelen halkasıdır.

platon2

Basitçe, çok basitçe anlatırsak eğer, Platon ikili bir dünya düşünür. Gerçeklik vardır, ve idealar dünyası vardır. Gerçeklik, bu idealar dünyasından yansıyan bozuk bir kopyadır. Bunun için mağara mitosunu örnek verir. Bu alegoride bir grup insan arkalarında bir ateş yanar halde yere zincirlenmiştir. Kafaları ve gövdeleri ateşin ışığının gölgeler oluşturduğu bir duvara bakar haldedir. Bu insanların tüm gerçekliği budur bu halde. Günlerden bir gün, hapis olan insanlardan birisi zincirlerini kırar ve mağaradan çıkar. Gerçek gün ışığı ile karşılaşınca gözleri kamaşır, ancak bu kamaşma geçtikten sonra gördükleri karşısında şaşırayazar. Gerçek dünyayı gördükten sonra mağaraya geri dönerek gördüklerini anlatmaya çalışır, ama anlamazlar. Hatta Platon der ki, anlatmaya devam ederse onu yakalayıp öldürürler bile.

Burada ister istemez arkadaşı ve hocası olan Sokrates’in Atinalılar tarafından öldürülmesine atıfta bulunduğunu düşünüyorum. Konuyu dağıtmadan gidelim.

Yani tekrarlarsak, bu dünyadan bağımsız bir idealar dünyası vardır ve bu dünyadaki her şey tözünü bu dünyadan alır. Bir masayı masa yapan şey, masa ideasıdır. Bu yüzden birden fazla masa çeşidi ve türü varken biz üç ayaklı veya dört ayaklı bir masa gördüğümüzde onun ne olduğu hakkında şüpheye düşmeyiz.

Platon’un, ve dolayısıyla Sokrates’in ortaya attığı bir diğer fikir de şudur: ideal devlet ve devlet adamlığı. Çok net bir mantık yürütür burada Platon, nasıl hasta olduğumuzda doktora, mobilyamızı yaptırmak için marangoza, eğitim almak için öğretmene gidiyorsak; devlet adamlığı için de bu konuda eğitim almış birisine gitmeliyiz diyecektir. Ve bu insanın da Filozof Kral olduğunu söyleyecektir.

platon3

Platon’un ideal devleti kast sistemli, ve hatta dönemin popüler şehir devleti Sparta’ya çok öykünen bir yapıya sahiptir. Üç katmanı vardır bu devletin, en alttan gidersek, meslek adamları, askerler ve koruyuculardır bu katmanlar. Bunların da altında köleler vardır ancak bu o dönemin “normal”i olduğu için çok bahsedilmez. Platon sanatçı ve zanaatkarları en aşağıya koyar, çünkü idealar dünyasından gelen bir kopyanın kopyasını yapmaktadırlar onlar. Ancak hayatı idame ettirmek için varlıkları gereklidir, yok sayılamaz. Askerler ise devletin devamını sağlamak için sürekli olarak talimdedirler. Koruyucular ise askerler arasından seçilen akıllı, kudretli ve devleti severek kendi çıkarlarıymışçasına koruyacak olan insanlar olacaktır.

Fazla uzatmayalım, sonuç olarak felsefe sınıfında değilsiniz. Ancak Platon denildiğinde mağara mitosu, idealar dünyası ve ideal devlet diyebilirseniz ben görevimi başarıyla bitirdim diyebilirim.

Yorumlar