Captain America: Civil War – Analiz, Tahmin ve Anekdotlar
Henüz küçük bir çocukken bile izlediğim filmlerde, okuduğum kitap ve çizgi romanlarda tek bir sahnede görünen figüranların hikayelerini merak ederdim. Sizi bilmem, ama “Acaba o sahnede ölen adamın ailesine ne oldu?”, “O çöken binada kaç kişi vardı?”, “Acaba kaçı sağ kaldı?” ve“O olayı görenler acaba hayatlarına nasıl devam ettiler?” gibi sorular benim zihnimi meşgul etmeye hala devam ediyor.
“Bu yazımın konusu olan Captain America: Civil War, tam da bu türden soruların cevaplarını veriyor!” demek isterdim. Hayır vermiyor, ancak en azından o bir sahnede görünüp başına bir şeyler gelen kişilerin hikayenin ana karakterlerini doğrudan etkilediği bir hikaye sunuyor. Filmin hikayesi, aynı adlı bir Marvel serisinden uyarlanmış. Özellikle “uyarlanmış” diyorum, zira çizgi romanla film arasındaki benzerlikler çok az. Ancak yazımda yer yer çizgi romana göndermeler yapacağım. Eğer çizgi romanını okumadıysanız, konusu hakkında bilgi sahibi olmak için yazarlarımızdan Gökmen Öncü‘nün kaleminden bir tanıtım yazımız var:
Bir Marvel Comics Klasiği: İç SavaşEğer çizgi romanı okuduysanız ve o karmaşa içinde verilmeye çalışılan alt metinlerini merak ediyorsanız, Cihan Türe‘nin yorumlarını paylaştığı bir yazımız da var:
Civil War Çizgi Roman Analizi ve ÇözümlemesiBir de şunu belirtmek isterim; her çizgi roman uyarlamasında olduğu gibi, bu film için de “10 kişilik iç savaş mı olurmuş? Mahalle kavgası bu resmen!” sığlığında yorumlar da yapılmaya başlanmış. Hem “Analiz Tahmin ve Anekdotlar” yazılarında beli bir formatımız olduğundan, hem de şahsi olarak reaktif yazı yazmama prensibimden ötürü bu yazıda kimseye laf yetiştirmeyeceğim. Onun yerine sizi uyarlama filmler hakkında Cihan Türe‘nin şu aydınlatıcı yazısına yönlendiriyorum:
Uyarlama Filmler Nedir, Ne Değildir?Son olarak da klasik uyarımı yapayım: Bu yazı filmle ilgili bolca SPOILER içermektedir. Eğer filmi izlemediyseniz yazanlar keyfinizi kaçırabilir.
Kutuplaşmış Bir Dünyaya Yelken Açarken
Daha önce DC, Beyazperdede Marvel’la Baş Edebilir mi? adlı yazımın ilk bölümünde de değindiğim gibi: Dünya köşeleri iyice sivrilmiş, birbirine karşı tahammülsüz ve kutuplaşmış bir yere dönüşüyor. Bunun etkilerini hemen her yerde görebilirsiniz. Biz tabi sitenin içeriğine ters düşmeden, bu sene peş peşe vizyona giren süper kahraman filmlerine bakalım: Batman v Superman: Dawn of Justice, Captain America: Civil War ve X-Men: Apocalypse. Hepsi de söz birliği etmişçesine hizipleşme ve kaçınılmaz olarak çatışma üstüne kurulu hikayeler.
Evet, çizgi romanlar dünya tarihini yansıtacak şekilde evrilmiş ve çağlara ayrılmıştır. Ama ya aslında öyle değilse? Şöyle ki; komplo teorisyenleri, Amerikan hükümetinin süper kahraman türü yayınları gençleri yönlendirmek için kullandığını iddia eder. Birkaç örnek üstünden ilerleyelim:
40’ların başında, yani İkinci Dünya Savaşı döneminde propaganda için kullanılan süper kahramanlar, savaş bitip de ABD’nin ülke çapında çıktığı komünist avı sırasında ortadan kaybolmuştur. 60’lı yıllardaysa çiçek çocuklardan sonraki neslin nükleer enerjiye sempati duymasını sağlamak üzere tekrar ortaya çıkmışlardır. 70’lerde Soğuk Savaş döneminde komünizme karşı Amerikan yaşam tarzını savunmuş, 80’lerin başındaysa toplumu içten içe kemiren ırkçılık ve cinsiyet ayrımcılığı gibi sorunları gündeme getirmişlerdir. 90’lara gelindiğindeyse patlak veren Körfez Savaşı sırasındaysa çizgi roman tarihinin en karanlık ve şiddet dolu dönemi yaşanmıştır.
Neyse, demek istediğim şu: Ya komplo teorisyenleri haklıysa? Ya çizgi romanlar dünya tarihini takip etmiyor da, aslında tasarlanan statükoya gençleri hazırlıyorsa? İşte o vakit içinde bulunduğumuz dönemin süper kahraman filmlerinde yaşanan normalleştirilmiş iç çatışmalara şöyle bir bakıp “Vay halimize!” diyorum. Hatta bırakmamış olsam bir sigara yakardım…
İç Savaşa Giden Yol
Geçen sene kaleme aldığım Avengers: Age of Ultron – Bir Süper Kahraman Filmi Nasıl Olmalı? adlı yazımda açıkça belirttiğim gibi; bir süper kahraman filminde sorunu yaratanla, çözen aynı kişi olduğunda bunun mutlaka dramatik sonuçları olacaktır. Bundan 50 yıl önce çizgi romanlarda yaratılan karakterler günümüz şartlarında beyaz perdeye taşındığında birçok konuda ödün vermek gerekir. Sınırları geçmeye çalıştığında ülkesine göre kurşunu yiyebileceğiniz, hava sahası ihlal edildi diye düşürülen uçakların, uluslararası krize dönüşebildiği bir dünyada yaşıyoruz. Bu şartlar altında, süper kahramanların dünyanın istedikleri yerine gönüllerince seyahat edip uygun gördükleri yerde dövüşe tutuşmalarını, hele hele koca şehirleri yerle bir etmelerini kimse mazur göremezdi.
Hatta 2013’te gösterime giren DC Comics’in Man of Steel’inde dünyada yaşanan geniş ölçekli yıkımın hesabı, bu yıl gösterime giren Batman v Superman: Dawn of Justice‘te soruldu. Uzun lafın kısası; kriz anlarında hayatta kalma içgüdüsüne sarılan insanlar, toz duman dağılınca kaybettiklerinin hesabını mutlaka sorar. Bu tarihi bir gerçektir.