Son 25 Yılın En İyi Bilim Kurgu/Korku Filmleri

5 – I Am Legend (7.2)

Neee Will Smith mi? Zombili mi? Hem de aksak değil de koşan zombili mi? Aksiyonlu mu? (bu giriş çok tanıdık geldi bana.)

Şimdi World War Z’den ne farkı var diyeceksiniz? Ben de Brad Pitt yerine Will Smith var diyeceğim. Ancak bu kadar basit değil.

I am Legend’da zombiler Dünya’yı ele geçirmiş, Will Smith hayatta kalan son insanlardan birini canlandırıyor, koşan ve aksiyonlu ancak güneşe çıkamayan zombilere karşı hem hayatta kalmaya çalışırken, hem de bu zombi hastalığına çare arıyor.

Güzel aksiyon, ortalama hikaye, ortalama oyunculuk ve fena olmayan atmosfer sunan film üzerine çok düşünmeden keyifle izlenebilir.

Her şey tamam da küvette uyumak nereden aklına geldi?

Her şey tamam da küvette uyumak nereden aklına geldi?

4 – Dawn Of The Dead (7.4)

Listede kaç tane zombi temasını işleyen film saydığımızı ben de unuttum. Ancak yakın dönemde zombi konusunu ilk olarak popüler eden örnek Dawn Of The Dead’dir. Son olarak en yukarıya fırlatan da Walking Dead’tir.

Üzerine parodiler yapıldı, devamı sayılabilecek benzerleri türetildi vs… Film zombi saldırısında ucu ucuna hayatta kalan bir grup insanın bir süpermarketteki mücadelesini konu alıyor. Süpermarket temasının da klişe olduğunu düşünebilirsiniz ve muhtemelen haklı da olursunuz, ancak bu Dawn Of The Dead’in, türün en önemli örneklerinden biri olduğu gerçeğini değiştirmiyor.

Hayatta kalanlar arasındaki diyaloglar ve sürpriz sonu ile zombi severlerin şimdiye kadar izlemiş olması gereken bir filmdir.

Pardon bir kasa daha açabilir misiniz kaç saattir sıra bekliyoruz şurada altı üstü süpermarket alışverişi yaptık canım!

Pardon bir kasa daha açabilir misiniz kaç saattir sıra bekliyoruz şurada altı üstü süpermarket alışverişi yaptık canım!

3 – Rec (7.5) 

Listedeki çoğu filmin aksine Amerikan değil İspanyol filmi olan Rec, tıpkı Cloverfield gibi handycam kullanıyor. Fakat bu kez kamerayı kullanan kişi alalade bir karakter değil profesyonel bir tv kameranı olurken, kameranın önündeki başrol karakteri ise bir tv programcısı oluyor.

Bir binadaki sıradışı olayı incelemeye gelen tv ekibi, mekanı izole eden devlet kurumları yüzünden diğer bina sakinleri ile birlikte tehliki hastalar (haydi adını koyalım, zombiler) ile bir yerde kapalı kalıyorlar.

Dar alanda geçen tüm hikayeler gibi karakterler arası etkileşime ve diyaloglara, ayrıca karakter değişimlerine önem veren filmin İspanyolca olması ve bize daha tanıdık gelen binalarda geçmesi bana oldukça çekici gelmişti.

Devam filmleri de olan Rec, türün başarılı bir örneği olarak izlenmeyi hak ediyor.

28days

Tüm İngiliz filmlerinde olduğu gibi Big Ben’i gördüğümüze göre artık dağılabiliriz

2 – 28 Days Later (7.6) ve 28 Weeks Later (7.0)

28 Days Later, zombi istilası olurken (yine mi zombi lan demeyin, listeyi ben yapmadım) hastanede yatan adamın, istila sonrası uyanmasını konu alıyor.

Evet tanıdık gelmiş olabilir ancak 28 Days Later’ın Walking Dead’den önce çıktığını hatırlatmak isterim.

Başrol karakteri, ne olduğunu anlamaya çalışırken bir yandan hayatta kalmaya uğraşıyor. Başka karakterlerle de tanışıyor ve maalesef esas tehlikenin zombiler değil de insanlar olduğunu anlıyor. Gereğinden fazla depresif bir film olduğunu düşünüyorum. Gerçi zombilerin yok ettiği bir ülkede depresif olmama şansı var mı derseniz o da ayrı konudur.

28 Weeks Later ise aynı hikayenin devamında, başka karakterler ekseninde gelişiyor. İngiltere’de geçen seride hastalığın Britanya adaları ile sınırlandığını, ABD öncülüğündeki barış gücünün zombileri büyük oranda temizlediği ve o sırada yurt dışında olan İngilizlerin ana vatana dönmelerini konu alıyor.

İlk filmin daha orijinal olduğunu söylemekle birlikte ikinci filmi (daha düşük notuna rağmen) daha çok sevdiğimi de ayrıca belirtmem gerekir.

Kim olup ne konuştuklarını bilmediğim için bu resme alt yazı yok! İdare edin...

Kim olup ne konuştuklarını bilmediğim için bu resme alt yazı yok! İdare edin…

1 – Let The Right One In (8.0)

“Gir kanıma,
Hani bekarlık sultanlık derdin
Yetti canıma
Yaşarım ben senle gir kanıma
nınınınınnınınınınıı”

Evet girizgahtan da anlayacağınız üzere bu filmi izlemedim. Filmin Türkçe ismi “Gir Kanıma” olduğu için sizlere aynı isimli Harun Kolçak şarkısı ile eşlik etmeyi deniyorum. Listeyi tanıtıp, çoğunu birden çok kez izleyip bir numaradaki izlememiş olmak da nasıl bir ironidir bilemiyorum.

Sağdan soldan konusunu bulup buraya yazabilirdim ancak izlemediğim film üzerinden yorum yapmak istemedim. İsveç yapımı olduğu için gözümüzden kaçmış olabilir en kısa zamanda izleyeceğime söz veriyorum fakat film hakkında başka bir şey diyemem. Bu yüzden ben susayım Harun Kolçak konuşsun…

Yaşardım gönlümce seni görmeden önce, yazılmış inan kaderime! Saçların dağılır aklımın yellerinde, hiçbir rüzgar esmese bile! Vazgeçmem geçemem seni ne zor buldum ben, düşlerim çıkmasa da bile! Gir kanıma, hani bekarlık…

Nınınınınınınınıı…

(not : Yazı yayınlandıktan sonra eşim filmi bir ara indirdiğini ancak benim “aşk meşkli bu yeaa boşver” diye izlemeyip kendisinin de hevesini kaçırdığımı ve bir süre bilgisayarda bekledikten sonra sildiğimizi hatırlattı heh)

Yorumlar