İnsanlığın Nihai Düşmanı, İnsan – Video Senshi Laserion

Dünya Federasyonu tarafından ihanete uğrayan ve yüzünü kaybeden bilim adamı (Dr Godheim), ayın karanlık yüzünde kurduğu üssünde insana çok benzeyen cyborg’lar oluşturmaya başlayıp bunlarla insanlığa savaş açar. Hikayemizin başrol karakteri Takeshi Katori ise, internet üzerinden yapılan robot savaş simülasyonu oyunlarının bir tutkunudur. Uluslararası rakiplere karşı oynamak için kendisininin oyuncu profiline özel bir dev bir robot savaşçı avatarı kodlar. Fakat kodlar bir sistem arızası sonucu ordunun silah fabrikasına gider. Laserion adlı bu robotun fabrikadan çıktığını gören liderler onu kullanamadıklarını görünce şaşkına dönerler ve fabrikaya siber saldırı yaptığını düşündükleri Takeshi’yi tutuklarlar. Fakat tam da bu sırada Dünya Federasyonu’nun saldırıya uğraması üzerine Takeshi Laserion‘a pilot olmak zorunda kalır, çünkü hangi komutun ne işe yaradığını sadece o bilmektedir. Laserion‘un kazandığı zaferler savaşın gidişatını bir süreliğine tersine çevirir ama herşey sonsuza dek bir oyun kolaylığında sürmeyecek, Takeshi ve çevresindekiler ardı ardına trajedilerle karşılaşmaya başlayacaktır.

Video Senshi Laserion Hakkında

Video Senshi Laserion, başroldeki karakterin savaş kaybedebildiği, savaşılanların -en azından başta- Japonca konuşan uzaylı tiplemeleri olmadığı ve pilotun neden bir çocuk olduğu gibi konulara tutarlı açıklama getirebilmiş nadir “Super Robot” serilerindendir. Aynı zamanda internet ve cyberpunk teması kullanan ilk anime serisidir (William Gibson’un Neuromancer’inin bu seriyle aynı yıl yayınlandığını belirtirsek bu durumun önemi daha iyi anlaşılır). Serideki diğer dev makinelerin aksine Takeshi, Laserion‘u kontrol etmek için BASIC benzeri bir sisteme komut yazmaktadır ki, bu onu benzeri pek olmayan bir tarza yerleştirmiştir.

Birçok Mecha serisinde olduğu üzere anlatımın önemli yoğunluktaki bir kısmı dev robotların görkemli dövüşlerine odaklanmakta, ama öte yandan Laserion serisinde -her ne kadar rolleri çok detaylıca olmasa da- Dünya ordusunun Laserion dışında da dev robotları olması, Laserion’un belli bir operasyonel süresi olan bir makine olması yada düşmanların bir noktadan sonra Laserion’un zayıf noktalarına göre saldırmaları bu seriyi kimi türdeşlerinden ayırmaktadır. Dövüşler demişken, Takeshi’nin Laserion’u ile ile Eric’in “Mars Şeytanı”Garyosavan adlı robotları arasındaki kapışmalar şu ana dek ekranlarda görüp görebildiğimiz en epik dövüşler arasında başta sayılabilir. Öte yandan serinin 80’lerin ilk yarısındaki çoğu seriye göre zayıf kalan çizimleri, açıklamasız bırakılmış kimi sahneler (Takeshi’nin ilk bölümde kelepçelerinden nasıl kurtulduğu gibi) ya da birbirini tekrarlayan ses ve müzikler serinin eksi hanesine yazılmaktadır.

Takeshi ve Olivia

Takeshi ve Olivia

Seri, Cem Duna ve Kerim Aydın Erdem’in TRT başkanlık yaptıkları dönemlerde Japonya’dan toplu yayın anlaşmasıyla alınan Anime’lerden sadece birisidir. 80’ler sonu ile 90’ların ilk birkaç yılı arası dönemde haftalık yayınlanan Kimagure Orange Road, Nadia: Secrets of Blue Water, Uchuu Senkan Yamato, Ace wo Nerae gibi klasikler ve bunların yanısıra Gatchaman serisinin Amerikan lokalizasyonu G-Force, Golion serisinin Amerikan lokalizasyonu olan Voltron: Defenders of the Universe ve SDF Macross serisinin Amerikan lokalizasyonu olan RoboTech gibi yapımlar bu dönemde yayınlanmıştır. Laserion, 1987-1988’de TRT’de haftalık olarak yayınlandığı dönemde çok büyük ilgi görmüştür (Hatta bölümleri VHS kasete kaydedilecek denli tutulan serilerin birkaçından birisi budur). İzleyicilerden gelen yoğun istek üzerine ertesi yıl TRT3’de tekrarı da yayınlanmıştır. Maalesef TRT son bölümü yayınlamamış, bu da bir kuşağın kapanmaz yarası olmuştur. TRT dublajı ortalamanın oldukça üstünde olmasına rağmen, ses efektlerinin farklı türden yapımlar kullanılarak değiştirilmiş olması her ne kadar o zamanlar pek rahatsız edici olmasa da şimdilerde kulağa biraz tuhaf gelebilir.

Laserion resmi olarak uluslararası DVD seti halen çıkmamış, bu açıdan en beklenen serilerin başında gelir. İspanyolca konuşulan ülkeler ve bir ölçüde de Arap ülkelerinde seri lokal DVD setlerine sahiptir. Bunun sebebi serinin buralarda Japonya’da olabileceğinden kat kat fazla bilinmekte ve sevilmekte oluşudur. Hatta bu tür serilere şarkı veren pek çok sanatçının dönem dönem Güney Amerika turnelerine gittiğini söylersek “Germans Loves David Hasselhoff” olarak da tabir edilen bu durum daha iyi anlaşılacaktır.

laserion-1

Orijinal tasarımcı olarak listelenen Saburo Yatsude (Saburo Hatte olarak da bilinir) Super Sentai merchandise’inin şef senaristi olarak bilinsede aslında birden çok kişinin kullandığı müstear bir isimdir. (Sunrise bünyesindeki Hajime Yatate gibi) Unofficial Sentai Akibaranger serisini izlediyseniz, 2. sezondaki plothole’ların neredeyse tamamının kendisi üzerinden kapatıldığı o meşhur son arc’ı hatırlayabilirsiniz. Ülkemizde de yayınlanmış Voltron: Defenders of the Universe’ın adapte edildiği King of Beasts GoLion ile Voltron: Vehicle Force’ın adapte edildiği Dairugger XV’in yanısıra Combattler V ve Tosho Daimos serileri bu isim ile üretilmiş işlerden bir diğer örneklerdir.

Yorumlar