Halkın Kahramanları’nın Yazar/Çizeri Ufuk Mehmet Yücelen ile Söyleşi

-İlk yayın olan Algılama Farkı, 2003 senesinde çıkmış. Bu kadar erkenden internet yayıncılığına atılmak takdir edilesi bir vizyon. İnternet’in sunduğu yayın kolaylığının, bu çizgi roman atılımının başlangıcında etkisi oldu mu? Yoksa zaten varolan heves kendini gösterecek mecra mı arıyordu?

İşin aslı çizgi roman çalışmalarını üniversite zamanlarında terk etmiştim. Hayat başka kulvarlardan akıyordu ancak hep özlüyordum. Çok sonra, 2002 yılında internetteki bir arkadaşımın aşıladığı bir ilham, zincirleme reaksiyonla çizgi romana dönüştü. Bu, yayınlansın diye değil, ilhamın heyecanı ile başlanmış bir projeydi. Eh yapmışken okura da ulaşsın diye, bir server’da sayfaları yayınlamaya başladım. Sosyal medya henüz icat edilmediğinden, ücretsiz kitlesel tanıtım imkanı yoktu, dar alanda kaldı. Yine de arkadaşın arkadaşı, e onun arkadaşı filan derken hafif bir tanınmışlık sindi üzerime.

Ziyadesiyle meta

Ziyadesiyle meta

-Algılama farkı kültürel olarak çok değişik bir yerde duruyor. Diyaloglar çeviri Türkçesi, düzenli olarak klasik rock referansları kullanılmış, olay örgüsü klişeleri ve gelenekleri adeta çoşkuyla kucaklıyor. Asıl maksat bu nostalji miydi? Değişen dünyaya karşı bir tepki var mı?

Dürüst olmak gerekirse, bu sorular içerisinde bugüne kadar benim bile fark etmediğim gerçekleri buluyorum. Mesela, bir önceki soruda 2003 yılının internette çizgi roman yayınlamak için erken bir tarih olduğu ifadesi vardı. Belki Türkiye’de ilklerden biri olabilirim ama şu ana kadar bunu ne araştırdım, ne de düşündüm.

Diyaloglardaki çeviri türkçesi için, karakterlerin tümünün yabancı, hatta bazılarının uzaylı oluşu bahane gösterilebilir, aslında bunu da hiç düşünmemiştim bugüne kadar. Olay örgüsünün klişe olması, anlatma ve anlama kolaylığı getiriyordu sanırım.

Bu kadar uzun cevap vermek yerine kısaca “Evet” de diyebilirdim, “Evet o zamanki ruh halim patolojik derecede nostaljikti…” “Evet, değişen dünyaya tepkiliyim, değiştirilen dünyaya, kötü yönde değiştirilen dünyaya tepkiliyim”.

-Mesela bu nostalji hissi ile içerikteki siyasi mesajları tartarsak, hangisi daha ağır basacaktır?

Bu soruya 2003 yılında cevap veriyor olsaydım “ikisi de eşit” derdim. Bugün ise nostaljinin benim için önceliği yok, geçmişe değil geleceğe bakılmalı. Siyasi mesajlar geleceği hedefler.

Yorumlar