Marvel Cinematic Universe: Çizgi Roman Uyarlamalarının Şafağı

Daredevil (2015)

Marvel’ın büyümeye dair bir sonraki hamlesinin ismi Netflix’ti. Son zamanların popüler internet yayın platformu olan Netflix, hem yayınladığı dizi filmlerle, hem de kendi yarattığı işlerle bir hayli başarılı bir platformdu. House of Cards, Narcos gibi dizilerde, yapımcısına sınırsız bir alan vaat eden platform ile anlaşan Marvel, daha karanlık atmosfere sahip dizilerini burada yayınlayacaktı. İlk olarak Dardevil yayına sokuldu ve izleyicisine bol keseden kan, şiddet ve aksiyon vaat ederek inanılmaz bir başarı yakaladı.

daredevil

Marvel’ın Loki’den beri bir türlü yaratamadığı müthiş kötü adam portresini Vincent D’Onorfio’nun Kingpin’i ile yaratan dizinin ilk sezonu eleştirmenlerce baştacı edildi ama Altın Küre ve Emmy gibi törenlerde ismi anılmayarak büyük ayıp edildi. Marvel’ın karanlık yüzünü gören seyirci, yavaş yavaş “Marvel o kadar da çocuksu değil galiba” demeye ve fragmanları ile sertlik vaat eden Age of Ultron’u beklemeye başlamışlardı.

The Avengers: Age of Ultron (2015)

1 Mayıs 2015’te The Avengers: Age of Ultron vizyona girdi. Beklenti yüksekti. Winter Soldier’ın hatta GotG’nin koyduğu çıta bir hayli yüksekteydi. Shield’ın, Carter’ın ve Daredevil’ın gösterdikleri de ortayadı ve Joss Whedon’dan ilk filmdeki başarısını devam ettirmesi bekleniyordu. Ama ortaya çıkan iş maalesef ilk filmden dahi kötü, mizah dozajını aşırı kaçırmış, kendi eliyle yücelttiği Ultron’u aynı ellerle yerin dibine vuran, bütün meselesini Hulk – Black Widow aşkı uğruna harcayan, 4 saatlik hikayesini 2 buçuk saate sıkıştıran ortalama bir işti. İkinci bir Iron Man 2 vakası yaşanıyordu diyebiliriz. Bu kadar karakteri bu filme sığdırmak riskliydi ama Whedon bu işi ilk filmde iyi kotardığı için yine o riski aldı. Bu sefer bir form düşüklüğü, bir sıkıntı söz konusuydu. Senaryo ve replikler yine iyi yazılmıştı ama artık tadı kaçan bir CGI kullanımı ve her karaktere 5 dakika verip filmi bitirelim telaşı filmin kötü görünmesine yol açmıştı.

age-of-ultron

Ben bu film ile BvS’i bayağı benzetiyorum. İyi senaryo, replikler, güzel referanslar ama tamamen kötü bir konu! Filmin gişede The Avengers’ın altında kalması hayranların filmi cezalandırma yöntemiydi. Her ne kadar başarısız dediğimiz bu film de gişede 1.4 Milyar dolar gibi bir rakama ulaşsa da hem Whedon, “benden bu kadar” diyip MCU’den çekilmiş, hem de Disney filmi başarısız bulduklarını ilan etmişti. İşlerin bu noktaya gelmesi, aşağıda bahsedeceğim Ant-Man için de yaşanan vizyon ayrılıkları ve Whedon’ın da bu durumdan etkilenmesi şeklinde düşünülebilir. Ama bütün sorunlara sebep olan tek bir kaynak gösterin deseniz bu filmlerin doğuşunda emeği yüksek olan ancak zamanla filmler için birer engel haline gelmeye başlamış film yaratım komisyonunu gösteririm. O meseleye Ant-Man’den sonra değineceğim.

Ant-Man (2015)

17 Temmuz 2015 tarihinde Marvel çok daha enteresan bir film ile izleyicisinin karşısına çıktı: Ant-Man! Özellikle yapım süreci boyunca yaşadığı sıkıntılar, vizyon tarihinin devamlı ertelenmesi falan derken bu filmin yapılmış olması bile bir mucize bana kalırsa. İlk kez Ant-Man filmi gelecek dendiğinde ve yönetmen olarak Edgar Wright belirlendiğinde sene 2010 falandı. Cornetto Üçlemesi (Shaun of the Dead, Hot Fuzz, At World’s End) ve Scott Pilgrim vs. The World filmleri ile kendi izleyici kitlesini yaratan Wright, dinamik kamerasını, kendine has bir kurgu ile yansıtan, türler üzerinden absürd karakter hikayeleri anlatmayı seven biriydi. Bu yüzden Ant-Man tam bu adamın dişine göre bir filmdi. Uzun süredir bu kadar uyumlu bir yönetmen – film eşleşmesi görmemiştim.

antman

Senaryolar yazılmaya başlandı, Comic-Con’da gösterilen teaser ile hayranlar iyice heyecanlanmaya başladı derken Edgar Wright’ın “kreatif farklılıklar” sebebi ile ayrılması hayranlar için tam bir soğuk duş etkisi yarattı. İyice bu fimin lanetli olduğunu düşünülmeye başlanmıştı. Joss Whedon’ın da Edgar Wright ile yolların ayrılması üzerinden Marvel’ı eleştirmesi, şirket içerisinde huzursuzluklar olduğuna dair söylentileri arttırmış ancak Kevin Feige bir kez daha kriz masasını toplayıp bu duruma el koymuş ve Yes Man filmi ile sükse yapan yönetmen Peyton Reed’i projenin başına getirip, Edgar Wright & Joe Cornish’in yazdığı senaryonun üzerine yeni bir film inşaa etmeye karar vermişti. Başrol oyuncusu Paul Rudd’un da sihirli dokunuşu, Michael Pena, Evangeline Lily ve Michael Douglas gibi güçlü oyuncuların da projeye dahil olması ile film yeniden vitrinde sergilenir bir hal almıştı. Marvel’ın filmi reklam ederken kullandığı yöntemler en az filmin kendisi kadar ilginçti. Bembeyaz postere bir nokta koymak, karınca yuvasına tanıtım tahtası dikmek gibi egzantrik yöntemler başarılı olmuş olacak ki film vizyona girdiğinde kısa sürede bütçesini karşılamış, üstüne ön görülenin üzerinde rakamlara ulaşmıştı. Feige’in kriz yönetimi, Peyton Reed’in ve Paul Rudd’un projeyi sahiplenmesi gibi unsurlar Marvel’ın bu işin altından da başarı ile kalkmasına yol açmış, peşi sıra Ant-Man and the Wasp filmi sunulmuş, üstelik bu film için Captain Marvel’ın vizyon tarihi bile ertelenmişti. Marvel’ın risk eşittir başarı formülü işlemeye devam ediyordu.

Yorumlar