Yaşlı Adamın Savaşı – Yaşlılar İçin Hala Yer Var!

Kısacası Dünya’nın yaşlıları, torun sevmekten daha fazlasını istiyorlarsa; gidip diğer gezegenlerde süren savaşa katılmaktadırlar. John Perry de eşini kaybedince, Dünya’da yalnız kalmaya dayanamaz ve KSG’ye katılır.

Gönül spoiler vermek istemese de, bu noktada hikayenin cazibesini anlatmadan açıklamak zor, bu  yüzden spoiler sevmiyorsanız aşağıdaki paragrafı okumadan geçebilirsiniz.

old

KSG’ne katılan yaşlı insanlar, bir noktada haklı bir noktada haksızdırlar. Sahip oldukları bedenler sürüyle teste tabi tutulurlar ve kendi genlerinden yaratılan, ancak üzerinde sürüyle ekleme, güçlendirme bulunan (Beyin Dostu dahil), bir çok ortamda hayatta kalabilen, daha hızlı, güçlü ve dayanıklı olan yeni bedenlerine aktarılırlar. Bu yeni bedenlerle uyumlu çalışacak silahlar da verilir ve artık sayısı belli olmayan düşman uzaylı ırklarla savaşmaya hazır hale gelirler. Yine de, bu adayların büyük kısmı bir kaç yılı bile sağ çıkaramaz.

Atmosfer ve Esinlenme

Yaşlı Adamın Savaşı, yazarın kendisinin de kabul ettiği gibi Starship Troopers (kitabı çevrilmedi, filmleri var ancak 1. filmden sonrası tavsiye edilmez) ve Forever War (Bitmeyen Savaş ismiyle Türkçe’ye çevrildi) ile benzerlikler taşımaktadır. Bu kitaplardaki gibi uzayda, özellikle de yabancı gezegenlerde savaş devam etmektedir. İstisnai olarak bu kitapta insanlık tek bir ırka karşı değil, sürüyle ırka karşı savaşmaktadır. Açıkçası durumu çok da fena değildir, öyle ki ilerleyen kitaplarda da görüneceği gibi insanlık, Galaksi’deki en agresif ve anlaşmaya yanaşmayan ırklardan biri olarak görülmektedir.

Buna rağmen kitabın atmosferi hiç de karanlık değil. Protagonist karakter olan John Perry hem oldukça ortalama, hem de okuyucuyu tatmin edecek kadar zeki ve eğlenceli biridir. Ayrıca savaşılan ya da bahsi geçen uzaylı ırkların dış görünüşleri, boyutları (evet Gülliver’in Lilliputları kadar olanlar bile var) ve kültürleri çok geniş bir yelpazeye yayılmıştır. Sadece bu ırkları tanımak için bile kitap tek başına okunabilir.

oldManWar3

Son Söz

Peki kitapta kötü bir şey yok mu? Açıkçası iyi bir bilim kurgu okuru olarak, ben kitapta “şu olmamış” diyecek hiç bir yön bulamıyorum. Değişik teknolojiler, farklı karakterler, sürüyle ırk, devasa savaşlar, akla gelmeyecek taktikler benim için çok cazip konular. Yine de bir Arthur C. Clarke gibi, evrenin ve varoluşun sebeplerinin sorgulandığı ya da Asimov gibi daha polisiye ve çözüm bekleyen bir hikaye ararsanız, Yaşlı Adamın Savaşı’nda bunları bulamazsınız. Esinlenme konusunda da söylendiği gibi bu, savaşa ait bir hikayeyi anlatıyor.

Ülkemizde, tamamı İthaki Yayınları tarafından basılan bu seriye, mutlaka göz atmak gerekiyor. Son olarak kitabın devamı olan bir kaç kitaptan da birer satır olarak bahsetmek isterim.

Hayalet Tugay – Artık rütbe almış John Perry’nin, KSG’nin özel kuvvetleri olan Hayalet Tugay ile birlikte çalışmasını ve Dünya’ya karşı büyük bir komplo ile, bir diğer ırkın tüm yaşayışını etkileyen bir olayı çözmelerini anlatıyor.

Son Koloni – Askeri kariyerini bitiren Perry ve Jane’in, yeni keşfedilen bir gezegene kolonicilerle birlikte gönderilmelerini ve orada yaşadıkları sorunlarla, kendilerinin KSG tarafından yem olarak kullanılmalarının hikayesi.

Zoe’nin Öyküsü – Son Koloni kitabındaki olayın aynısını, bu kez Perry’nin üvey kızı Zoe’nin ağzından anlatıyor. Hikayenin nereye gideceğini bilmenize rağmen, genç bir kızın gözünden olayların ne kadar farklı görünebileceğine şahit oluyorsunuz.

Bu yazı, "İthaki Kütüphanesi" adlı yazı dizimizin bir parçasıdır.

Yorumlar