Dünyaya Geldiğinize Pişman Ettiren Uzaylı İstilası Konulu Filmler

 9- Pacific Rim / Pasifik Savaşı (2013)

“Kaiju konsepti bitti!” diyenler için Guillermo del Toro’nun kendi grafik çizgisinin dışına çıkmayı göze alarak verdiği cevaptı Pasific Rim! Dünyanın sonunu getirme amacı taşıyan devasa Kaiju’ları kendi ürettiği robotlarla etkisiz hale getirmek isteyen insanların öyküsü, çok yenilikçi değildi ama demode gibi görünmesine karşın kesinlikle havalıydı! Nihayetinde gitgide büyüyen Legendary Şirketi’nin yapımcıları amaçlarına ulaşarak izleyicinin aklına kauji fıstığı tüketme isteğini soktular.

pacific-rim

2014 yılında Frank Darabont’un yapımcı koltuğuna oturduğu Godzilla filmi de istesek de istemesek de ufukta geniş çaplı bir kaiju savaşının patlak vereceğinin habercisi oldu! 10 Mart’ta vizyona girecek olan Kong: Skull Island ile birlikte nihayet çember tamamlanmış olacak! Godzilla vs King Kong ile birlikte perdeyi şenlendirecek süper star karmasına hazır olun! Hepsinin mucidi ise, uzaylı kaijuları döven insan yapımı robotlarımızdır! Mutluyuz! Gururluyuz!

10- Signs / İşaretler (2002)

Kimileri için Shyamalan adına “dönülmez akşamın ufku”, kimileri için ise her izleyişte farklı bir ayrıntı keşfedilebilen şarap kıvamında, dört başı mamur bir gerilim örneği. Yıllarca kodum mu oturtan rollerde izlediğimiz Mel Gibson’ı salya sümük ağladığı, gölgesinden tırsan giderli vaiz Graham Hess rolünde izlemenin hazzını tarif edebilmek ise pek kolay değil! Filmin, Shyamalan için “tek bir güzel an yaratmak adına iki saat inşa ettiği” yönündeki dedikoduları da çoğaltması cabası. O halde bir başka karşı klişe de bizden gelsin: Signs, gösterdikleriyle değil, göstermedikleriyle ürküten, güneşin çatında izleyicisini geren ilginç bir gerilim örneği! Hatta sadece iki tane bulanık uzaylı silüeti göstererek “istila edildik” duygusu verebilmesi de cabası! Bir istila filmi düşünün ki totalde üç saniye göstermediği uzaylılarla sizi ürkütsün!

signs

Karısını talihsiz bir kazada kaybeden vaiz eskisinin inanç buhranı ekseninde iki çocuğu ve pek de aklı yerinde sayılmayan erkek kardeşiyle, hiçliğin içinde kaybolmuş gibi görünen bu kasabada bir de uzaylı istilasıyla başa çıkabilmesi ne kadar mümkün? İşte Shyamalan bu sorunun cevabını, tüm karakterleri ahşap kapıların ardına kapatarak veriyor. Çok da güzel veriyor hani! Yönetmenin son yıllarda elinden çıkan anlamsız derecede kötü ürünleri yutmaya çalışırken, Signs’a ve öncüllerine başyapıt muamelesi yapmamızda şaşılacak bir şey yok!

11- Skyline / Yukarıdaki Tehlike (2010)

“Yahu biz muhteşem görsel efektler yapıyoruz, neden film çekmiyoruz abi nedir ki yani?” kafasının en basit ve talihsiz örneğidir Strause Kardeşler’in bu vasat bilimkurgumsusu. Hatta işi bir adım daha ileri götürerek yarı otobiyografik uzaylı istilası filmi çekmekten de çekinmezler. Görsel efektle haşır neşir olan bir ekibi pentyhouse salonuna doluştururlar. Gel gelelim felekten bir gece geçirmek için gereksiz işkolik bir ekip olduklarından bu kısım izleyiciyi heyecanlandırmaz. Nihayetinde kendisine bakanları etkisi altına alan mavi bir ışık şeklinde ilk dalga Los Angeles sakinlerine musallat olur da bu saçma rutin çatırdayıverir.

skyline

Afişinden, grafik makyajına, artık klişelerin bile klişesi haline gelen böcekten bozma uzaylı tasarımlarına kadar her şeyiyle trash olmayacak kadar iyi, ortalama olamayacak kadar kötü bir filmdir ama kabul etmek gerekir ki Cordes ve O’Donnell ikilisinin kaleminden damlayan öykü ciddi ciddi dikkate değerdir. Bir sonraki adımda melez bir uzaylı-savaşçının istilacıları pataklayacağı oldukça absürt bir bilimkurgu / aksiyona devşirileceği ortadadır ama o “bir sonraki adım” atılamamıştır.

12- Stargate / Yıldız Geçidi (1994)

Roland Emmerich’e dair kolektif hafızalarımıza kazınan en güzel şeylerden biridir. Emmerich elindeki malzemeyi ısraf etmemek adına sırtını yasladığı fikrin bütün oynak parçalarını kurcalar. Eh Donikenvari bir tema tam da hap film üstadı Emmerich’in dişine göredir.

stargate

Androjen Yarı Tanrı RA’nın zulmü, bu zulmün estetik sunumu, bu gün bir mitoloji süprüntüsü olarak izleyicinin önüne fırlatılmış Mısır Tanrıları paçozluğundan kat kat iyidir. Fakat Stargate’in bir istila filmi olup olmadığı da pekala tartışmalı. Evet bir “alternatif evren” öyküsü olarak istilaya göz kırpan tarafları var tabi

Yorumlar