Dönem Hollywood Filmlerine Kısa Bir Bakış

Senarist Tembelliği

Çizgi roman film uyarlamalarının çoğunun okurların kafasındaki karakteri yansıtmadığını biliyoruz. Bunun en büyük sebebinin senarist tembelliği olduğunu düşünmeye başladım. Yani çizgi romanları okuyup, derslerini çalışacaklarına daha önceki yapılmış çizgi roman Hollywood filmleri birbirinden kopya çekiyor. Dolayısıyla ortaya bambaşka bir karakter çıkıyor. Bunun sonucunda hem çizgi roman takipçileri hayal kırıklığına uğruyor (sinema seyircisinin kalabalığında çok fazla önem teşkil etmiyoruz bunu biliyorum) hem de genel seyirci benzer karakterleri izlemeye mahkum oluyor.

Burada kastettiğim karaktere uygun film çekmiyorlar diye yakınmak değil. Karakterin nasıl olacağına dair bir fikirleri yok ve fikir edinmek için kaynak çizgi romanları okumak yerine başarılı olmuş çizgi roman uyarlamalarından kopya çekiyorlar.

İyi bir örnekle başlayalım, 1978 Superman, çoğu çizgi roman okurunu mutlu eden hem Clark Kent’i hem Superman’ı başarıyla yansıtan bir filmdi (bu filmde de Lex Luthor alakasızdı ama ona göz yumuyoruz şimdilik).

1989 yılındaki Tim Burton’un Batman’i (ve 1992’deki Batman Returns’ü) Batman’deki kötü karakterleri kurgulamak ve sunmak açısından çok başarılıydı (Joker, Catwoman, Penguin). Öte yandan Batman’de olmasa bile Bruce Wayne’de bir terslik vardı. Bruce Wayne tıpkı Clark Kent gibi davranıyordu. Bu zincir ancak Nolan’ın üçlemesinde biraz kırıldı. Sosyetik zengin Bruce Wayne’i az da olsa görebildik (ama bu konuda bir şey diyemiyorum çünkü Bruce Wayne çizgi romanda da genellikle çok sayfa işgal etmeyen bir karakter).

Son çekilen DC filmlerinde de aynı sorunu görmeye başladım.

Superman

Bu konuda yazarların kafasının karışık olduğu aşikar. Man of Steel’de Batman’e benzer, asık suratlı, memnuniyetsiz bir Superman izledik. Tanrısal güçleri olan, sembolü “umut”a bağlanmış bir karakter için kötü tercih. Christopher Reeve’in canlandırdığı güven veren Superman karakterini ancak son Justice League filminde tekrar görebildik, buna da şükür.

Batman

Batman, Justice League’deki esprileri olsun, lakaytlığı olsun tamamen Iron Man’e dönüştü.

Wonder Woman

Ortamlara gizlice girip bilgi çalmalar, yüksek güvenlikli mekanı topuklu ayakkabıyla rahatça geçmeler, evet bildiniz bu Wonder Woman değil; Catwoman.

Flash

Batman’i Iron Man yaptık, o zaman Flash’ı neden Spider-Man yapmayalım?

Aquaman

Thor Asgard’ın kralı değil miydi? Bizde de Atlantis kralı Aquaman var!

Lex Luthor

Aslında Joker seyrettik, hatta iki ayrı plan yapıp ikinci planının birinci planını bozması gibi ancak Joker’in deliliğine yakışacak bir iş yaptı.

Devamlılık Sorunları

Star Wars The Last Jedi’ın takipçi kitlesini ikiye böldüğü bir durum var görünürde. Bunun sebebinin devam sorunu olduğunu yorumlardan anlamak mümkün.

Eğer herhangi bir şekilde kurduğunuz evrenin kurallarını hiç bir açıklama yapmadan bozmaya, yıkmaya başlarsanız izleyicinin “film icabı” (suspension of disbelief) diyerek göz ardı ettiği bir çok şey aklına takılmaya başlar. Bu kırılma yaşandıktan sonra baştan beri var olagelen ve gözardı edilmiş diğer filmlerdeki benzer mantıksızlıklar bile kabul edilemez kapsamına girerler.

Bu açıdan “Gerçek Star Wars bu değil!” diye söylenenler, söylenirken gayet haklılar.

Bu seçimleri Star Wars’u çağa uydurmak için yaptıklarını kabul ediyorum. Eskiden adeta siyah/beyaz ayrımı kadar keskinliği net, Fransisken rahibi gibi giyinen iyiler, Naziler gibi giyinen kötülerin zamanımıza uygun olmadığını düşünmüş olmalılar. Keza “yeteneğin olmasına rağmen çalışmalısın ve feragatta bulunmalısın” mesajı yerine “yeteneğin varsa mutlaka başarırsın” mesajı da yeni kuşağa hitap etmek için verilmiş. Bu mesajlar günümüz toplumu için yanlış değil. Eskiden şarkıcı ya da oyuncu olarak ünlü olabilmen için uzun yıllar harcaman gerekirken şimdi elindeki telefonun kamerasıyla bile bir şeyler çekerek ünlü olabilirsin. Bu açıdan bakarsak bunu bilen bir kuşağa “Hayır! Çok çalışmalısın! Büyüklerini dinlemelisin!” gibi bir mesaj vermeye çalışmak fazla nostaljik ve boş bir çaba olarak görünüyor. Aynı şekilde Rey’in (eğer sonradan değiştirmezlerse) ünlü bir aile mensubu olmaması da doğru bir yaklaşım. Choosen One’ın Amerikan rüyasına dönüşmüş hali.

Bütün bunlara rağmen eski karakteri kötüleyip, yeni karakteri parlatmaya çalışmak oldukça ucuz bir yöntem. Yine yazacağım “senarist tembelliği”.

Yorumlar